Orta Çağ Bilim ve Tefekküründe Türklerin Yeri

Aydın Sayılı

En Eski Orta Çağ Bilim ve Tefekküründe Türklerin Yeri Gönderileri

En Eski Orta Çağ Bilim ve Tefekküründe Türklerin Yeri kitaplarını, en eski Orta Çağ Bilim ve Tefekküründe Türklerin Yeri sözleri ve alıntılarını, en eski Orta Çağ Bilim ve Tefekküründe Türklerin Yeri yazarlarını, en eski Orta Çağ Bilim ve Tefekküründe Türklerin Yeri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Batı Avrupa'nın bilgisizlik karanlığından kurtulması, İslam dünyasından aldığı feyiz sayesinde mümkün olmuştur.
Aritmetik de on tabanlı konumsal sistem veya vaz'î sistem İslam dünyasından Avrupa'ya geçmiştir. Bunda da Harezmi'nin büyük rolü olmuştur. Hatta bu yeni hesaplama sistemi bu sebeple el-Harezmi adının uğradığı bir değişiklik sonucu ortaya çıkan bir sözcükle ifade edilmiş, bu sisteme algorizm adı verilmiştir.
Reklam
Ne eski Yunan, ne Bizans ve ne de Batı Roma İmparatorluğu hastane bakımından İslam dünyası ile boy ölçüşecek bir durumda olmadıkları gibi, İslam dünyasında hastahane, tarihte ilk kez, bilimsel tıbbın kaleleri haline gelmiş tıb kurumları olarak ortaya çıkmıştır.
60 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Aydın Sayılı Türk milletinin yetiştirdiği en nitelikli ve dünyaca ünlü akademisyenlerindendir. Atatürk tarafından yurtdışında devlet eliyle doktora yapmaya gönderilmiş ve kendisi dünyada bilim tarihi alanında doktora yapan ilk kişi olmuştur. Bu kitapta Aydın Sayılı'nın 1984 yılında Erzurum'da toplanan bir sempozyumda yaptığı konuşma metni yer almaktadır. Sadece 26 sayfa tutan bu eser orta çağ bilim tarihinde Türklerin rolünü göstermesi açısından çok önemlidir. Elbette Aydın Sayılı hocanın bundan başka çok kapsamlı çalışmaları vardır. Ancak bu konuyla ilgili bilgi almak isteyenlerin önce bu kitabı okuyup sonra merakları devam ederse hocanın diğer eserlerini okumalarını tavsiye ederim.
Orta Çağ Bilim ve Tefekküründe Türklerin Yeri
Orta Çağ Bilim ve Tefekküründe Türklerin YeriAydın Sayılı · Atatürk Kültür Merkezi Yayınları · 201618 okunma
Uygarlık ve Kültür
Uygarlık ve kültür sadece insana hastır. Çünkü insanın kazandığı tecrübeler ve yarattığı eserler kuşaktan kuşağa, nesilden nesle, intikal etmektedir. Hayvanlar da, teker teker, birtakım başarılar gösterebilirler, birtakım yararlı alışkanlıklar kazanabilirler. Fakat hayvan bireylerinin kazandıkları bu başarılar, öğrendikleri bu şeyler, onlarla birlikte kaybolup gider. Onlarda sadece kalıtımla, verasetle, kuşaktan kuşağa geçen şeyler kalıcıdır. Bunlar fizyolojik vasıflar ve özelliklerdir. Uygarlık ve kültür ise kalıtım yoluyla devam etmez. Bir iki kuşak için mühendislerimiz, bilim adamlarımız, tabiplerimiz, öğretmenlerimiz yetişmese, okullarımız, fabrikalarımız faaliyetlerine ara verse, bugünkü medeniyetimiz durur. Mağara çağına geri döneriz. Uygarlık ve kültür birikimiyle sahip olduğumuz şeylerin insanda ve toplumda sürüp gitmesi öğretim sayesinde mümkün olmakta, öğretim sayesinde güvence altına alınmaktadır. İnsanda eğitim ve öğretiminin temelini oluşturan şey ise insan yavrusunun uzunca bir süre ana baba bakım ve ihtimamına muhtaç oluşudur.
Sayfa 9 - Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı YayınlarıKitabı okudu
... Orta Çağ İslâm dünyası uygarlığının ve entellektüel kültürünün, tefekküre ilişkin kültürünün, başlangıç aşamalarından itibaren oluşturulmasında Türklerin hizmeti geçmiştir. Yani, Türklerin olumlu katkılarının izleriyle en erken tarihlerden itibaren karşılaşılmaktadır. Başka bir ifade ile, Türkler bu uygarlığa sonradan katılmış, sonradan intisab etmiş değillerdir; tersine, bunun ilk yaratıcıları arasında yer almaktadırlar.
Sayfa 14 - Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.