Orta Doğu Tarihi

Karl E. Meyer

Orta Doğu Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Orta Doğu Tarihi sözleri ve alıntılarını, Orta Doğu Tarihi kitap alıntılarını, Orta Doğu Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Lawrence, Bell'i Paysal ile tanıştırır. Tam bir şıpsevdi olan Bell, Faysal' ın bir şahini andıran simasına, zekasına ve ince mizah anlayışına; kimi zaman İstanbul'daki eğitimi sırasında edindiği hoş Fransızcasıyla vücut bulan sadeliğine ve samimiyetine hayran kalır. Fakat Faysal' ın cazibesine kapılan tek kişi Bell değildir. Amerikalı bir gözlemcinin yüksek dozda Oryantalizm yüklü yorumuna göre; Emir'in "Sesi adeta tütsü kokularıyla bezeliydi ve sanki tüm o pahalı ve canlı divanların, yeşil sarıkların ve parıl parıl parlayan altın ile mücevherlerin varlığını simgelemekteydi." Bell, Paris'ten dönüşünde Şam'a gider ve buradaki "Arap hükümetinin, gözle görülür biçimde her bakımdan Türklerden daha kötü olduğunu" kabul eder. Bell, Ekim 1919'da Suriye adlı raporunda, Faysal'ın yönetimi altındaki yerel hükümetin, birçok noktada eksikleri olduğunu; fakat bu hükümetin başarısızlığı durumunda bunun asıl sorumlularının "Kayıtsız İngilizler ve hırslı Fransızlar" olacağını yineler.
Afrikarika boyunca onun demiryolları ile birbirine bağlanan ''Afrika Birleşik Devletleri!" ''Afrika uzanmış hala bizi bekliyor," diye yazar: "Onu almak bizim görevimizdir. Daha fazla toprak elde edebilece­ğimiz her fırsatı değerlendirmek görevimizdir ve bu fikri istikrarlı bir şekilde göz önünde tutmalıyız. Çünkü daha fazla toprak demek, basitçe daha fazla Anglosakson ırkı; yani dünyanın sahip olduğu en yüce insan ırkı demek!"29 İlaveten "Anglosakson ırkı yaratmak, fakat tek imparatorluk altında'' cümlelerinden de anlaşılacağı üzere, Amerika Birleşik Devletleri ile gerçekle şecek bir birleşmeyi de uygun buluyordu. Bu "tüm savaşların sonu" anlamına gelecekti çünkü. Rhodes'a göre İngilizler, "dünyadaki en yüce ırk"tı ve dünyada ne kadar fazla yeri mesken tutarsa "insanlık için o kadar iyi olacaktı."Rhodes, gizli bir cemaatin kurulmasını de önermişti; tıpkı CIA' nin gelecekteki adam devşirme operasyonlarını andıran bir cemaat! Rhodes' a göre, böylelikle "Üniversitelere ve okulları­mıza yerleştirilen üyelerimiz, kendi yetiştirdikleri İngiliz gençliğini gözlemleyebilecekler." Bir kardeşler takımı -ki bunlar kendilerini adamış milyonerler olacaklardı- İngilizce konuşan insanları bir araya toplayacak ve dünya barışını "dünya zenginliklerini giderek kendilerinde toplayarak" sağlayacaklardı.Bu bağlamda, Oxford için verilen Rhodes Bursu' nun, başlangıçta İngiliz İmparatorluğu' nun beyaz çocuklarına, "Anglosakson" Amerikalılara ve aynı şekilde "Anglosakson" Almanlara verildiğini düşünsek, bu fıkirlerin nasıl somudaştırıldığını dagörmüş oluruz.
Reklam
Rıza Han, Pehlevi Hanedanı' nı kurmadan önce, bir süre, özendiği Türk asker-reformist Kemal Atatürk örneğini takip ederek, cumhuriyet ilan etme fikri ile flört eder. Ancak Şahların Şahı, ancak ve ancak, muhafazakar İran için demokrasi değil de bir "şah"ın daha iyi olacağına inanan mollaların çağrısı üzerine tahta çıkmayı kabul eden isteksiz bir hükümdar gibi davranır. Bu dönemde kraliyet unvanları çölün dört bir yanını öyle bir sarmıştır ki (Kral Faysal, Kral İbn Suud, Emir Abdullah gibi), sonunda Rıza Han da Tavus Kuşu Tahtı'na oturmayı tercih eder. Bu seçim, Cumhurbaşkanı Atatürk ile Rıza Şah arasındaki farkı da gözler önüne sermektedir. Rıza, her ikisine de sahip olmayı istemiştir: İran' ın aydın modernleştiricisi olmak gibi küresel bir itibarın yanı sıra kraliyetin feodal ayrıcalıklarını da korumak!
Kudüs'ün tarihi söz konusu olduğunda, İsrailli yazar Amos Elon'un hesaplamalarına göre, "Kutsal Şehir dört bin yıllık tarihinde, büyük bir yıkıma yol açan yirmi kuşatmaya ve iki kez topyekun imhaya maruz kalmış, on sekiz defa yeniden kurulmuş ve en az on bir defa da bir dinden diğerine geçişe sahne olmuştur." Bugün bile, ürkütücü bir şekilde, bu kutsanmış toprakların suikastçıları, belirli aralıklarla, özellikle de son yıllarda, İsveç'in Birleşmiş Milletler arabulucusu Folke Bernadotte (1948), Ürdün Kralı Abdullah (1951) ve İsrail Başbakanı İzak Rabin (1995) gibi barış yanlılarını kadetmeye devam ediyor.
Amerikan yardımlarından faydalananlardan bir övgü veya teşekkür beklenmemesi gerektiği konusunda uyarıda bulunur: "Şunu bilmeliyiz ki iktidarda kalmasını dilediğimiz bir hükümetle yaptığımız işlerin büyük kısmı bir sır olarak kalmalıdır. Sebep bizim bu gizliliğe ihtiyaç duymamız değildir; buna ihtiyacı olan muhataplarımızdır.
Yükselmek için gittikleri diyarlara uyum sağladılar ve Temellerini sağlam kazdılar. Kendi kuşaklarından, Çok az hürmet gördüler Ancak düzlüğe çıkana kadar, Dağların kazandığından daha fazla itibar kazandılar.
Reklam
Geri14
47 öğeden 41 ile 47 arasındakiler gösteriliyor.