Kökenleri ve Ticaretin Canlanması

Ortaçağ Kentleri

Henri Pirenne

Ortaçağ Kentleri Sözleri ve Alıntıları

Ortaçağ Kentleri sözleri ve alıntılarını, Ortaçağ Kentleri kitap alıntılarını, Ortaçağ Kentleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hiçbir şey, ilk ort sınıfların zihnine, insan ve yurttaş hakları kavramından daha uzak değildi. Kişisel özgürlük de doğal bir hak olarak iddia edilmiyordu. Yalnızca, sağladığı yararlardan ötürü isteniyordu.
Sayfa 127Kitabı okudu
Reklam
Bir Alman atasözü, “Kent havası özgür kılar” (Die Stadtluft mach frei) der.
Sayfa 142Kitabı okudu
Yeni çağda olduğu gibi, orta çağda da demokrasi, kendi programlarını halkın karışık beklentilerine dayandıran bir avuç seçkin kişinin yolgöstericiliğinde ortaya çıkmıştır.
Yedinci Yüzyıl
Şimdi, birdenbire, üstünde uygarlığın doğduğu ülkeler koparılıp alınmış; Hristiyan inancının yerini Peygamber’e bağlılık, Roma hukukunun yerini İslâm hukuku, Yunan ve Latin dillerinin yerini Arapça almıştı.
Dokuzuncu Yüzyıl
Ticaret ne denli geliştirilirse, para sisteminin de o denli merkezîleştiğini ve basitleştiğini tarih göstermektedir.
Reklam
Kentlinin fiziksel yaşamı köylüye bağımlıydı, ama köylünün toplumsal yaşamı da kentliye dayanıyordu.
Elli yıl gibi kısa bir süre içinde İslâm istilâsı (!), Çin Denizi’nden Atlantik Okyanusu’na dek yayıldı. Hiçbir güç buna karşı koyamıyordu. İslamiyet, ilk darbede Pers İmparatorluğu’nu devirdi (637-644). Kısa bir süre içinde, sırasıyla, Suriye (634-636), Mısır (640-642) ve Afrika’yı (698), Bizans İmparatorluğu’ndan koparıp aldı. Sonra İspanya’ya ulaştı (713). Hiçbir direnişle karşılaşmayan bu ilerleyiş, sekizinci yüzyılın başına dek hızını yitirmedi.
Kilise, dinsel bölgeleri, imparatorluğun yönetim bölgelerinin modeline uygun olarak düzenlemişti. Genel bir kural olarak, her piskoposluk bölgesi bir civitas’a denk düşüyordu. ...altıncı yüzyılın başlangıcından itibaren, civitas sözcüğü, “piskoposluk kenti”, piskoposluğun merkezi anlamını kazanmıştır. *Civitas, Latince yurttaşlık; devlet; şehir devleti anlamına gelir.
Hiçbir uygarlıkta, kent yaşamı, ticaret ve sanayiden bağımsız olarak gelişmemiştir. Ne antik çağda ne de modern zamanlar­da bu kuralın dışında kalan bir durum olmamıştır.
Reklam
Konstantinopolis, onbirinci yüzyılda bile yalnızca büyük bir kent değil, aynı zamanda bütün Akdeniz havzasının en büyük kenti olarak görünmektedir. ...Çünkü Konstantinopolis, siyasal başkent olduğu kadar, büyük bir liman ve birinci sınıf bir imalat merkeziydi.
Kentin Kökenleri
Çağdaş İngilizcede ve çağdaş Rusçada kent anlamına gelen sözcüklerin (town ve gorod), başlangıçta, kapalı yer anlamına gelmesi ilginçtir.
Dokuzuncu Yüzyıl
İslamiyet olmasaydı, belki de Frank İmparatorluğu hiç varolmayacaktı; Hz. Muhammed’siz bir Şarlman düşünülemezdi.
Bir ülkeye ne denli kolay gerilebilirse, o ülke istilacıları o denli kendine çeker ve o denli yakılıp yıkılmaya uğrar. Venedik’te, ticari zenginliği güvence altına alan coğrafi durum, burada doğal olarak ülkenin yakılıp yıkılmasına katkıda bulunacaktı.
Daha on ikin­ci yüzyılda tüccarlar kazançlarının oldukça büyük bir bölü­münü yurttaşlarının yararı için harcıyorlardı; kiliseler yaptı­rıyor, hastaneler kuruyor, pazar vergilerini ödüyorlardı. iç­lerinde, yurt sevgisi kazanç sevgisi ile birleşmişti. Herkes kentiyle övünüyor, içten gelen bir duyguyla kendisini ken­tin gelişmesine adıyordu. Bunun nedeni, gerçekte her birey­sel yaşamın, kent toplumunun toplumsal yaşamına bağımlı oluşuydu.
65 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.