Ortaçağda İslam ve Seyahat

Houari Touati

Ortaçağda İslam ve Seyahat Sözleri ve Alıntıları

Ortaçağda İslam ve Seyahat sözleri ve alıntılarını, Ortaçağda İslam ve Seyahat kitap alıntılarını, Ortaçağda İslam ve Seyahat en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslam Seyyahlarının Farklı Yönleri ve Hadis Rıhleleri
Ayrıca Batı'da örnek seyyah kendi kültürel sınırını aşıp, kendisiyle karşı karşıya gelmek ve “Öteki” deneyimini kendi kültürünün metnine aktarmak üzere “öteki yer”e giden insan iken; İslamda büyük seyyah —bu isim turistin tam karşılığıdır- kabul edilenler kendi inanç coğrafyalarından ya hiç çıkmamış ya da çok az çıkmıştır. Ve anlatı biçimine
Sayfa 226-227
Alimler Seyahatleri İlim için Yapıyorlardı
Entellektüellikle maceranın iyi geçindiği bir dünyaya sıkıca halat atmış ve seyahat teknesine binmeden bilgi ülkesinde yaşanamayacağı ilkesini savunmak için topluca uğraş vermişlerdi.
Sayfa 9
Reklam
Seyahatin Sonu
Bazıları, dünyanın artık bir seyahat yeri olmadığı düşüncesindedir. Başkalarıysa, bu varoluşun hatırı sayılır ölçüde indirgenmiş de olsa sürdüğü kanısındadır. Yok olmasa bile, soyu tükenen türler gibi, yok olma yolundadır. Demek ki Allah'ın, İnsan'ın, Tarih'in sonunun gelmesinin ardından, bir diğer önemli ölümle daha karşı karşıyayız: Seyahatin ölümü. Artık seyyahlar yok, bu soy tükendi. Geriye sadece turistler kaldı; üstelik bunlar da Stendhal'in Memoires d'un touriste'indeki anlamıyla değil, sanayileşmiş “bir tatil formülü” haline getiremedikleri hiçbir yolculuk hedefini sahiplenmeyen “tur operatörleri”nin turistleri... Bu kitle turizminin kenar çizgilerinde, “öteki yer”in son sınırlarını bizim için keşfeden sportif veya bilimsel başarılar peşindeki gözüpek maceracılar var olmayı sürdürüyor kuşkusuz. Ama bu sıra dışı varlıklar sayesinde nostaljik uzak maceralar düşümüz karşılansa da, onların başarıları 20. yüzyılın sonuna vardığımız bu günlerde, coğrafi seyahatlerin artık bizi nadiren öteki yerlere götürdüğünü unutturmamalı. Uzak yerler yeryüzünden (neredeyse) tamamen silindi, artık sadece yakın yerler kaldı. Öyle ki şu ya da bu biçimde turistik bir gezinin yoluyla kesişmeyen coğrafi güzergah kalmamış gibi.
Sayfa 225
Peygamber'e Ulaşmak için Hadise Uğramak
Dışarıda, Muhaddisler ve müttefikleri Allah'a ancak Resulünden ve dolayısıyla Peygamber'e de ancak kendilerinden geçilerek ulaşılabileceği düşüncesini kutsamışlar, günümüze gelinceye dek Sünni - Selefi İslamı aşırı güce sahip bu dogmatik zincire bağlamışlardır.
Sayfa 26
İsnadın Yaygınlık Kazanması ve Sahih Hadisi Kabul Şartlarının Gelişimi
Bir hadisin metin adı verilen bir sabit "gövdesi" ve ayırt edici niteliği "kesintisi bir zincir" (ittisal) olan sisiletüs sened veya isnad'ı bulunması gerektiği kuralı, 8. yüzyıl ortasında [hicri 150 ler] bu denli kesinleştirilmiş durumda mıdır? Hayır. O çağın pek çok uleması hala, hadisleri eksik senet silsileleriyle aktarmak
Sayfa 35
İslam Kültüründe İlim Hocadan Alınır
Bu kültür, 8. yüzyıldan beri kitabın müderrisin yerini alıp alamayacağı ve müderrisin yetkisinin kitapta korunup korunamayacağı sorununu tartışmıştı. Genel anlamda verilen yanıt "Hayır"dı; kitaplar kendiliklerinden konuşmadıkları ve her koşulda onları konuşturmak üzere yetke gerektiği için, müderrisin üstünlüğü kabul ediliyordu. Kitaba karşı müderrisi seçen İslam kültürü, insanım kendiliğinden yetke alarak bilginlik aşamasına ulaşamayacağı kuralını yerleştirdi. Bu noktaya ancak silsile yoluyla erişilebilirdi. Bu nedenle orta çağın Müslüman alimleri tek meşru bilginin icazet verilmiş bilgi ve icazet verilmiş tek bilginin de silsileye dayalı olduğuna karar verdiler. Böyle bir yapıda seyahat ayrı bir önem kazanıyordu: Saygın silsileler içinde kendilerine yer bulmak isteyen alim adayları, çağlarının en ünlü hocalarının yanına davet ediliyordu - ortaçağda yaşam öykülerini konu alan sözlüklerde, bu hocaların yanına gitmek için "denklerin yapılıp, hayvanların yüklendiği" yazılıdır.
Sayfa 14
Reklam
Rey Karşıtlığı Muhaddislerin Yükselmesiyle Arttı
Malik, hadislere bağlılığına karşın, Muvatta adlı eserinde -bu türün elimize ulaşmış en eski örneği - kendi kişisel reyinden söz etmekte duraksamaz. 8. yüzyılın başında [hicri 90 lar] ilm/rey çifti, daha muhaddisler ortada yokken de kullanılmaktadır. Ve 8. yüzyılın başında bu iki terim aşağı yukarı eş değerliyken, 9. yüzyılın başında [hicri 180 ler] karşıt değerli kendilikler gibi zıt hale gelirler. 53. Dipnot : Daha önceleri olumlu biçimde değerlendirilen rey, muhaddislerin yükselişiyle birlikte uçucu sözle, havayla birleştirilir. Muhaddis Darimi'nin Müsned'inde reye "hevadan kaçınma" bahsinde değinmesi bir rastlantı değildir.
Sayfa 26
Muhaddislerin seyahat kurumunu gerekçelendirmek için kullandığı araçlardan biri, ilmin yakında yok olacağı düşüncesiydi.
Seyahat her zaman 'öteki'ne doğru bir hareket, 'öteki'yle bir yüzleşmedir
Biruni'nin Seyyahatnamesi
Çinliler, Türkler, Kürtler ve Siyahiler, Abbasilerde entelektüel merak uyandıramamıştı. Siyahilerin sıralamanın en altında, Rumların ve Çinlilerin de en üstünde yer aldığı bu halklar, "pratik yetenekleri olan milletler" sınıfının çeşitli aşamalarında yer alıyordu. Her ne olursa olsun bu kitap, Biruni seviyesindeki az sayıda sınır adamını değil, yine yorulmak nedir bilmeyen, sayısal, sosyolojik ve entelektüel ağırlığı çok daha büyük ve İslami kimliğin oluşturulmasında çok daha belirleyici etkisi olmuş bir başka seyyah türünü ele alıyor: Bu seyyahlar Darü'l-İslam sınırlari dışına hiç çıkmamıştır.
Reklam
İlim ve Zenginlik
Dilbilimci Ebu İshak el Harbî (898) bu şanslı kişilerdendir. Miras kalan parayı öğrenimi için harcar. Horasan'da Merv şehrinde doğmuştur, Irak'a yerleşmeye gelir. Bir gün halifelik başkentindeyken doğduğu kentten iki deve yükü "Horasan kağıdı" geldiğini görürüz. Bir kitap meraklısı olan el Harbî, çok fazla kağıt ve mürekkep kullanmaktadır. Evinde sadece filoloji ve hadislerle doldulmuş 12000 not defteri (cüz) bulunduğu söylenmektedir. Bu kadar kitabı neyle topladığını soran birine, öfkelenip şu cevâbı vermişti. "Kanımla ve canımla! Kanımla ve canımla" Demek ki insan servet sahibi olunca, yani parasal sıkıntılardan kurtulunca bile seyahat "kanla ve canla" ödenen acı bir sınav olarak kalıyordu.
Sayfa 80 - YKY 1.Baskı
Kıyas
Ben şiirlerimi bellekten çok kitaplara emanet etmeyi yeğlerim. Şu ya da bu sözcüğü unutan Bedevi, bütün gece onu yeniden bulmak için uğraşır durur. Eğer bu çabasında başarısız olursa, unuttuğu sözcüğün yerine kaçınılmaz olarak aynı ölçüde başka bir sözcük koyar ; sonra bu şekilde değiştirdiği şiiri dinleyicilerinin önünde söyler. Ama kitap unutmaz, bir sözcüğün veya ifadenin yerine bir başkasını koymaz
Sayfa 42 - YKY 1.Baskı
…Tarih’in sonunun gelmesinin ardından, bir diğer önemli ölümle karşı karşıyayız: Seyahatin ölümü. Artık seyyahlar yok; bu soy tükendi.Geriye sadece turistler kaldı…
Şiirlerimi
Ben şiirlerimi bellekten çok kitaplara emanet etmeyi yeğlerim. Şu ya da bu sözcüğü unutan Bedevi, bütün gece onu yeniden bulmak için uğraşır durur. Eğer bu çabasında başarısız olursa, unuttuğu sözcüğün yerine kaçınılmaz olarak aynı ölçüde başka bir sözcük koyar ; sonra bu şekilde değiştirdiği şiiri dinleyicilerinin önünde söyler. Ama kitap unutmaz, bir sözcüğün veya ifadenin yerine bir başkasını koymaz.
Sayfa 34 - YKY 1.Baskı
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.