"Her şey olmak isterken hiçbir şey olamayan, gün gün, adım adım hem servetini hem kendini tüketen bir adamın, Osman'ın hikayesi bu roman."
Ayfer Tunç bu kitabında bizi Osman'ın hayatının derinliklerine götürüyor ve bize Osman'ın bütün hayatının gerçekliğini büyük bir ustalık ve akıcı bir dille yansıtıyor. Öyle ki bir noktada almış karşınıza derdini tasasını dinliyor yeri geldiğinde de mutluluğuna sevinmeye başlıyorsunuz işte öyle bir gerçeklik bu. Kitap hem Osman'ın tuttuğu günlük niteliğindeki defterlerden hem de onu tanıyan insanlarla yapılan röportajlarından oluşuyor. Bütün bunların yanında verilen detaylarla 90'ların İstanbul'una, insanlarına ve değişimine de tanık oluyorsunuz. Ayfer Tunç sevgimin katlanmasına sebep olan bu kitap da tadılması gerektiğine inandığım kaliteli bir kitap oldu benim için.
Son satırlara geldiğimde de şu satırlarla sessiz sedasız, ince bir sızıyla baş başa bırakıyor okurunu;
"Dağlarca 'Korkuyorum yaşamaktan ki çok güzel.' derken çok yanılmış. Güzel değil yaşamak. Ya da güzeldi bir zamanlar."