Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Osmanlı - Bir Dünya-İmparatorluğun Soykütüğü

Barış Ünlü

Osmanlı - Bir Dünya-İmparatorluğun Soykütüğü Sözleri ve Alıntıları

Osmanlı - Bir Dünya-İmparatorluğun Soykütüğü sözleri ve alıntılarını, Osmanlı - Bir Dünya-İmparatorluğun Soykütüğü kitap alıntılarını, Osmanlı - Bir Dünya-İmparatorluğun Soykütüğü en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
King Mazdak/Mazdek
Siyasetname'deki bir diğer önemli nokta, Sasani'deki Mazdak dini hareketiyle ilgili olan bölümlerdir. Mazdak bir din reformcusuydu ve hayli eşitlikçi görüşleri vardı; Zerdüştçü devlet dininin ve ruhban sınıfının imtiyazlarına muhalefet ediyordu; poligamiye ve hareme karşıydı. Mazdak hareketi Sasani döneminde gaddar bir şekilde bastırılmasına rağmen, egemen sınıfları çok tedirgin etmişe benziyor çünkü yaklaşık 500 sene sonra bile başka imp.ların yöneticileri tarafından hâlâ biliniyor ve tartışılıyordu. Nizamü'l-mülkte konu ile ilgili olarak ancak hayvanlar arasında eşitlik olabileceğini bir sultanla bir köylünün eşit olamayacağını söyler; sonra da eşitlikçi hareketler hakkındaki kadim iftirayı atıp, Mazdak hareketi başarılı olsaydı, kadınların da ortak mülkiyet olacağını ekler.
Sayfa 158Kitabı okudu
İçi anlamadan dışı anlamak mümkün değildir.
İbn Haldun'a göre ekonomik hayat, zihniyet dünyası, ahlak ve coğrafyanın insan karakteri üzerindeki etkisi birbirleriyle ilişkiseldir ve bunların düzenlilikleri, örüntüleri tarihin içini oluştururlar; tarihin dışı ise olaylardan meydana gelir. İçi anlamadan dışı anlamak mümkün değildir.
Reklam
Bunlardan en önemlisi, Osmanlı kendisini Bizans'ın devamı olarak görüyordu. Fatih'ten başlayarak, padişahlar kendilerini Sezar ve Romalıların imp.u saydılar. Osmanlılar'a ilham veren ise kesinlikle Roma'ydı. Dolayısıyla İlber Ortaylı Osmanlı'yı 3. Roma, Müslüman Roma olarak görürken haklıdır.
Sayfa 206Kitabı okudu
Marony: ''İslam'ın ne yaptığı''ndan ziyade, ''Müslümanların ne yaptığı''na bakılması gerektiğini'' vurgular.
Sayfa 149Kitabı okudu
Geçim tarzları ve sosyal psikolojiler de içinde yaşanılan coğrafya ve iklimce belirlenmektedir. Örneğin, sert iklimler sert karakterler üretirken, ılıman iklimler ılımlı karakterler doğurur.
David Morgan: ''Araplar sonunda İran'ı bir bütün olarak yuttular. Ancak hemen fark ettiler ki, bu birçok anlamda hazmedilemez bir yemekti.
Sayfa 154Kitabı okudu
Reklam
İslam'a kadar Arapların büyük bir konfederasyon halinde birleşmemiş olması, komşu uygar halkları ve imp.ları çöle karşı bir ölçüde ilgisiz bırakmıştı. Oradan bir tehlike geleceğini düşünmüyorlardı. Aralarında birlik geleneğinin olmaması ve yerleşik imp.ların onları ciddiye alıp çöle askeri harekât düzenlememesi, Arapların savaşkanlığını ve bağımsızlık düşkünlüğünü iç dünyaya karşı yöneltmişti.
Sayfa 147Kitabı okudu
oysa bugün Çin çökse ABD de çöker...
Görüldüğü gibi, imparatorluklar birer devlet olmanın çok ötesindedirler. Siyaseti, ideolojisi, ekonomisi, kültürü ve çeşitliliğiyle imp. bir bütünlüktür. Kendi içinde anlaşılabilir bir toplumsal sistemdir. Ancak bu dışa kapalı ve otarşik olduğu için değil, diğer devletlerin toplumsal sınıflarından bağımsız toplumsal sınıfı olduğu içindir. Modern dünyanın burjuvazisi ve proleteryasının aksine (modern dünyada, ''sınıflar dünya ekonomisinin sınıflarıdır, devletlerin değil''), toplumsal sınıflar sınırları aşan bir sistemin parçaları değildir. Örneğin, bir imp.n bürokrasisi veya köylüsü komşu imp.n çöküşünden doğru dürüst etkilenmez (oysa bugün Çin çökse ABD de çöker veya tam tersi). Var oluşları diğer imp.lara bağlı değildir. Bir imp.n nihai kaderi, şüphesiz ki, iç ve dış baskıların toplamıyla belirlenir.
Sayfa 118Kitabı okudu
İmparatorluklar ''bütün dünya''ya hükmettiklerini iddia ederler. Dışarıda insanlar ve gruplar vardır ama bunlar ''önemsiz nicelikler''den ibarettir; anlamlı olan dünya içeridedir.
Sayfa 113Kitabı okudu
Gazali'ye göre ''Kâr maksimizasyonu peşinde koşmak günahların en büyüğüdür çünkü insanın yüreğini bu dünyaya zincirlemesi anlamına gelir.''
Sayfa 159Kitabı okudu
Reklam
Bundan böyle aşiretler arası savaş yasaktı; saldırganlık içe değil, dışa çevrilmeliydi. Dini şiarlar da yavaş yavaş kandaşlık şiarlarının yerini aldı. Hz. Muhammed dâhil liderlerinin göçebe olmadığı doğrudur; vaha-kentlilerdi ve dış dünyayı ticaret sayesinde iyi biliyorlardı. Ancak gene de aşiret insanıydılar ve asabiyet sahibiydiler.
Sayfa 148Kitabı okudu
İbn Haldun: ''Araplar, vahşi bir millettir; çünkü vahşilikle ilgili adetler, bunun sebep ve vasıtaları iliklerine kadar işlemiştir. Bu suretle vahşilik onların huyu ve cibilliyeti haline gelmiştir. Onlara göre vahşilik zevkli bir şeydir, çünkü bunda ahkâmın (ve kanunların) boyunduruğundan çıkmak, siyasi bir liderliğe boyun eğmemek (hür ve serâzâd yaşamak) vardır. Fakat bu tabiat umrana [uygarlık] aykırıdır ve ona terstir. İmdi Arapların tüm mûtad halleri oradan oraya göç etmek ve dolaşıp durmaktır. Bu ise, umrana esas teşkil eden yerleşik hayata zıttır, ona muhaliftir.''
Sınırsız sermaye birikimi olarak ekonomi, modern kapitalist çağa özgü bir olgudur. Pazar toplumunun doğuşundan önce, Karl Polanyi'nin ısrarla vurguladığı gibi, kâr için kâr etmek meşru bir yol olarak görülmemiştir. Kendi kendini yöneten pazarların toplumdaki yeri önemsizdir: ''Pazar ekonomisi ancak bir pazar toplumunda var olabilir.'' Toplumda şüphesiz pazarlar vardı ama pazar toplumu yoktu.
Sayfa 104Kitabı okudu
Kapitalist olmayan toplumlarda güç zenginlik kaynağıyken, kapitalist toplumlarda zenginlik gücün kaynağıdır. Önceki toplumsal yapılar ideoloji ve siyaset tarafından belirlenirken, kapitalizmde egemen olan ekonomidir.
Sayfa 105Kitabı okudu
Lowry: Osmanlı genişlemesini kamçılayan motivasyon kâfirleri kılıçtan geçirmek veya Müslüman yapmak değil, köle ve ganimet/yağma elde etmektir. Bitinya'nın zenginlik peşinde olan Müslüman ve Hristiyanları uyumlu bir şekilde yaşıyorlardı. Başka bir deyişle, erken Osmanlı toplumu dini bir kardeşlikten ziyade, yağmacı bir kardeşlikti.
62 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.