Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1300-1700

Osmanlı Dünyası ve Avrupa

Daniel Goffman

En Yeni Osmanlı Dünyası ve Avrupa Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Osmanlı Dünyası ve Avrupa sözleri ve alıntılarını, en yeni Osmanlı Dünyası ve Avrupa kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Osmanlıları ve diğer Türkmen gruplarını dinle tanıştıranlar sufi dervişler olmuştur. Bunlar, İslamın temel ilkelerini tanıdık biçimde ve buyurgan olmayan bir bağlamda iletebilen, heterodoks din yaymacılarıydı.
Din, Batı ile Doğu'yu birbirinden ayırmaya yarıyordu; savaş, kıyım, cinayete hem özür uyduruyor, hem de haklılık gerekçesi buluyordu.
Reklam
Bu ülkede nice zulüm ve yolsuzluk varsa hepsi ulemanın başının altından çıkıyor.
1453'ten önce Avrupalılar için, Selçuklu olsun, Osmanlı olsun Türk soyundan yayılmacıların gelişini, ne denli uzun sürerse sürsün, Hristiyanlığın ilerleyişinde geçici bir duraklama olarak düşünmek mümkündü... 1453'ten sonra bu dünya görüşünü sürdürmek zorlaştı.
Kent (Istanbul) İslâm insanının kafasında da en az Hıristiyanlar için olduğu denli büyük önem taşıyordu. Muhammed'in kendisi, Konstantinopolis'i dünyanın merkezi olarak düşünüyordu; 7. ve 8. Yüzyılın Arap akınları birkaç kez kentin surlarına ulaştı. Ilk Emevi Halifesi Muaviye, 670 yılında, kentin surlarında patlayan bir saldırının başındaydı; 716-17'de bir yıl boyunca süren kuşatma da başarılı olamadı.
Batıdan bakıldığında Osmanlı devleti Bizans'ın küllerinden doğmuş bir canavar gibi görünüyordu.
Reklam
Osmanlı dünyasında Hristiyan dünyasından kaçmış binlerce dönme varken, Hristiyan Avrupa'da Islâm dininden dönenlere hemen hemen hiç rastlanmıyor.
Kısa süre önce çıkmış bir Osmanlı tarihi kitabındaki bölümlerden biri şöyle bir savla başlıyor: "Osmanlı Imparatorluğu'nun yaşam nedeni savaştı." Bu ifade, çoktandır Avrupa ve Amerika Birlesik Devletleri'nde yaygınlaşan, zarar verici ve yanıltıcı bir basmakalıp görüşü tam olarak özetliyor.
7. BÖLÜM Avrupa'da Değişen Konumlar
Kandiye ve Doğu Akdeniz'in diğer adalarındaki Rum kullarınız, hiç kuşkusuz daha büyük dikkatle izlenmelidir; birinci nedeni, Rum inancından olanlara güvenmemek gerektiğidir. Milletlerinin kendileri dışında kalan bölümü önlerinde örnek dururken, belki de Türk'e boyun eğmeye yanaşmayacaklardır. Öyleyse, daha dikkatlice izlenmeliler ki, vahşi hayvanlar gibi olduklarından, diş ve pençelerini kullanma fırsatı bulamasınlar... Bunun en sağlam yolu, güçlü garnizonlar bulundurarak korku uyandırmaktır; bir de, çok zorda kalıp, yardım ederler umuduyla silah altına almamaktır: Çünkü hükmedebildikleri güçle orantılı olarak kötü niyetlerini her zaman açığa vuracaklardır
Sayfa 228Kitabı okudu
O zamanlar [I. Murad’ın hükümdarlığında (1362-89)] vergiler düşük idi. Koşullar öyleydi ki, kâfirler bile baskı görmeden yaşıyordu. Keselerine [giysilerine?], öküzlerine ya da oğullarına, kızlarına el atılıp satılamazlar ya da rehin alınamazlardı. O zamanlar hükümdarlar aç gözlü değildi. Ellerine geçeni yeniden dağıtırlardı; hazinenin ne olduğunu bilmezlerdi. Fakat ne zaman ki Hayreddin Paşa Babü’s-saade’den içeri adım attı, doymak bilmez âlimler hükümdarların akıl hocası kesildiler. Önce dindarca davranışlar sergileyerek başladılar işe, sonra fetvalar çıkarır oldular: “Hükümdar olan kişinin hazinesi olmalıdır”, dediler. O zamanlar, hükümdarları kendi yanlarına çekip, etki altına aldılar. Açgözlülük ve zulüm ortaya çıktı. Gerçekten de, aç gözlülüğün olduğu yerde zulüm olması kaçınılmazdır. Günümüzde daha da arttı. Bu ülkede nice zulüm ve yolsuzluk varsa hepsi ulemanın başının altından çıkıyor.1
Geri13
40 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.