1300-1700

Osmanlı Dünyası ve Avrupa

Daniel Goffman

Oldest Osmanlı Dünyası ve Avrupa Quotes

You can find Oldest Osmanlı Dünyası ve Avrupa quotes, oldest Osmanlı Dünyası ve Avrupa book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
O zamanlar [I. Murad’ın hükümdarlığında (1362-89)] vergiler düşük idi. Koşullar öyleydi ki, kâfirler bile baskı görmeden yaşıyordu. Keselerine [giysilerine?], öküzlerine ya da oğullarına, kızlarına el atılıp satılamazlar ya da rehin alınamazlardı. O zamanlar hükümdarlar aç gözlü değildi. Ellerine geçeni yeniden dağıtırlardı; hazinenin ne olduğunu bilmezlerdi. Fakat ne zaman ki Hayreddin Paşa Babü’s-saade’den içeri adım attı, doymak bilmez âlimler hükümdarların akıl hocası kesildiler. Önce dindarca davranışlar sergileyerek başladılar işe, sonra fetvalar çıkarır oldular: “Hükümdar olan kişinin hazinesi olmalıdır”, dediler. O zamanlar, hükümdarları kendi yanlarına çekip, etki altına aldılar. Açgözlülük ve zulüm ortaya çıktı. Gerçekten de, aç gözlülüğün olduğu yerde zulüm olması kaçınılmazdır. Günümüzde daha da arttı. Bu ülkede nice zulüm ve yolsuzluk varsa hepsi ulemanın başının altından çıkıyor.1
7. BÖLÜM Avrupa'da Değişen Konumlar
Kandiye ve Doğu Akdeniz'in diğer adalarındaki Rum kullarınız, hiç kuşkusuz daha büyük dikkatle izlenmelidir; birinci nedeni, Rum inancından olanlara güvenmemek gerektiğidir. Milletlerinin kendileri dışında kalan bölümü önlerinde örnek dururken, belki de Türk'e boyun eğmeye yanaşmayacaklardır. Öyleyse, daha dikkatlice izlenmeliler ki, vahşi hayvanlar gibi olduklarından, diş ve pençelerini kullanma fırsatı bulamasınlar... Bunun en sağlam yolu, güçlü garnizonlar bulundurarak korku uyandırmaktır; bir de, çok zorda kalıp, yardım ederler umuduyla silah altına almamaktır: Çünkü hükmedebildikleri güçle orantılı olarak kötü niyetlerini her zaman açığa vuracaklardır
Sayfa 228Kitabı okudu
Reklam
Kısa süre önce çıkmış bir Osmanlı tarihi kitabındaki bölümlerden biri şöyle bir savla başlıyor: "Osmanlı Imparatorluğu'nun yaşam nedeni savaştı." Bu ifade, çoktandır Avrupa ve Amerika Birlesik Devletleri'nde yaygınlaşan, zarar verici ve yanıltıcı bir basmakalıp görüşü tam olarak özetliyor.
Osmanlı dünyasında Hristiyan dünyasından kaçmış binlerce dönme varken, Hristiyan Avrupa'da Islâm dininden dönenlere hemen hemen hiç rastlanmıyor.
Batıdan bakıldığında Osmanlı devleti Bizans'ın küllerinden doğmuş bir canavar gibi görünüyordu.
Kent (Istanbul) İslâm insanının kafasında da en az Hıristiyanlar için olduğu denli büyük önem taşıyordu. Muhammed'in kendisi, Konstantinopolis'i dünyanın merkezi olarak düşünüyordu; 7. ve 8. Yüzyılın Arap akınları birkaç kez kentin surlarına ulaştı. Ilk Emevi Halifesi Muaviye, 670 yılında, kentin surlarında patlayan bir saldırının başındaydı; 716-17'de bir yıl boyunca süren kuşatma da başarılı olamadı.
Reklam
1453'ten önce Avrupalılar için, Selçuklu olsun, Osmanlı olsun Türk soyundan yayılmacıların gelişini, ne denli uzun sürerse sürsün, Hristiyanlığın ilerleyişinde geçici bir duraklama olarak düşünmek mümkündü... 1453'ten sonra bu dünya görüşünü sürdürmek zorlaştı.
Bu ülkede nice zulüm ve yolsuzluk varsa hepsi ulemanın başının altından çıkıyor.
Din, Batı ile Doğu'yu birbirinden ayırmaya yarıyordu; savaş, kıyım, cinayete hem özür uyduruyor, hem de haklılık gerekçesi buluyordu.
Osmanlıları ve diğer Türkmen gruplarını dinle tanıştıranlar sufi dervişler olmuştur. Bunlar, İslamın temel ilkelerini tanıdık biçimde ve buyurgan olmayan bir bağlamda iletebilen, heterodoks din yaymacılarıydı.
40 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.