1299-1453

Osmanlı İmparatorluğu Tarihi 1

Johann Wilhelm Zinkeisen

Osmanlı İmparatorluğu Tarihi 1 Sözleri ve Alıntıları

Osmanlı İmparatorluğu Tarihi 1 sözleri ve alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi 1 kitap alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi 1 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Uzun bir süre bariz bir başarı elde edilemedi ki, Sırplar nihayet saldırıya geçtiler, Osmanlı saflarını kırdılar ve sol kanadına korkunç bir karışıklık getirdiler. Zafer tam kafirlerden yana olacakmış gibi görünürken, tehlikeden haberdar olan Şehzade Bayezid bir yıldırım gibi kendini demir topuzuyla karmaşanın içine attı ve zırhları içinde rahat hareket edemeyen Sırp süvarilerinin birçoğunu kendi elleriyle yere çarptı.
Sayfa 197 - Birinci Kosova Muharebesi, 1389Kitabı okudu
Varna Muharebesi, siyasi açıdan Osmanlı İmparatorluğu'nun gelişme tarihinde, özellikle felaket getiren sonucunun, Hristiyanlar arasında Osmanlıların Avrupa'dan kovulabileceğine duyulan inancı derinden sarsmış olması ve Avrupa'daki prenslerin ortak düşmana karşı bir araya gelmesine sebep olan zayıf bağları tekrar çözmesi açısından önemli bir rol oynamıştır.
Sayfa 524 - 10 Kasım 1444Kitabı okudu
Reklam
Osmanlı Devleti için çıkartılan bu türdeki ilk kanunlar, Orhan Gazi'nin ilk hükümdarlık yıllarına ait olup, küçük kardeşi Alaeddin'in eseridirler. Çok zeki ve siyasetle askeri alanda çok derin bilgiye sahip bir adamış olan Alaeddin, Osman Gazi'nin ölümünden hemen sonra, gönüllü olarak babasından miras kalan bütün paylarından feragat ederek, Bursa yakınlarındaki Kite Ovası'ndaki bir köye yerleşmiş ve görünüşe göre kendini burada ağabeyinin gözleri önünde büyüyen devletinin amaca uygun olarak düzenlenmesine dair düşüncelere adamıştı. Ancak İzmit alındıktan kısa bir süre sonra, yapılan son fetihlerini kutlamak ve aynı zamanda devletin bağımsızlığı, sürekliliği ve genişletilmesi için önemli saydığı bazı devlet kurumlarının gerekliliğine dikkatini çekmek üzere, ağabeyinin sarayına geldi. Bu arada özellikle dikkat çektiği konular: Para basma, kıyafet düzeni ve ordu düzeniydi. Orhan Gazi, kardeşinin fikirlerini ve önerilerini derhal kabul etti ve bunların yürütülmesi ve uygulanması konusunda kardeşinden yardım beklediği için, Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk kez olmak üzere, kardeşine vezir rütbesini verdi.
önemli olan kalpleri kazanmak
Padişahın kesin emri, yerel halkın malına mülküne her saldırıyı ağır cezalarla yasaklıyordu. Bu yasak gerçekten de o kadar ciddiye alınıyordu ki, orduda çok geçmeden, sadece şehir halkının padişahın karargahını kendi erzaklarıyla techiz etmeyi kabul etmesiyle ortadan kaldırılabilecek büyük bir iaşe sıkıntısı başladı. Bu şekilde karargaha getirilen her şeyin bedeli kuruşu kuruşuna, hatta belirlenen fiyatın bile üzerinde ödendi ve satıcılara gerekli güveni sağlamak için Yıldırım Bayezid onların her seferinde uygun bir koruma altında şehre geri götürülmelerini sağlıyordu. Eski ve yeni zaman savaş tarihinde eşi benzeri olmayan bu türde bir erzak temini, kuşatma altında olanların ruhu üzerinde Osmanlı silahlarından çok daha derin bir etki bıraktı ve şehrin kan dökülmeden teslim edilmesini hızlandırdı.
Sayfa 260 - Karamanoğlu üzerine seferKitabı okudu
Surların dışındaki bütün binalar ateşle ve kılıçla yıkıldı; Karamanoğulları beyi intikamını öyle ileri götürdü ki, Yıldırım Bayezid'in dış mahallelerden birinin camisine defnedilmiş kemiklerini yerinden çıkarttırıp sözde sadece babası zamanında bu padişahın emri üzerine idam edildiği için yaktırdı.
Sayfa 338Kitabı okudu
Hristiyanların Niğbolu'daki yenilgisinin haberi Avrupa'nın tamamında etkisi tarif edilemezdi. Bu yenilginin ilk belirsiz haberlerini ordunun yavaş yavaş dönen kalıntılarından alan Fransa'da insanlar anlatılanların gerçekliğinden o kadar az emin olabildiler ki, kral yasal olarak ve ağır cezalar karşılığında, olayın gerçek durumu hakkında kesin haberler alınana kadar bu konuda konuşmayı yasakladı. Gerçekten de bu yasağa öyle ciddi bir şekilde uyuldu ki, Macaristan'dan Fransa'ya dönen birçok talihsiz, acılarından ve silah arkadaşlarının yok oluşundan bahsettikleri anda derhal yakalanıyorlar ve Paris'te Chatelet zindanlarına ahlıyorlardı. Söylediklerinin şayet yalan olduğu anlaşılacak olursa, hepsinin birden Seine Nehri'ne atılacakları bildiriliyordu.
Sayfa 232Kitabı okudu
Reklam
Yıldırım Bayezid'in oğlancılığı ve bunun yayılması
Eskiden geleneklerin ve yaşam biçiminin saf ve temiz bir şekilde muhafaza edilmesiyle Osman Gazi'nin soyundan gelenlerin kudretini hatırlatan Bursa Sarayı, şimdi bambaşka bir biçime bürünüyordu. Örneğin Bizanslı tarihçi Dukas'ın anlatımı, Osman Gazi'nin ve Orhan Gazi'nin dönemindeki sadeliğin nasıl unutulduğunu en iyi gözler önüne serebilir. "Yıldırım Bayezid, Bursa'da yükselen talih ağacının meyvelerini topluyordu ve günlerini yaşamın çeşitli tatları içinde geçiriyordu. Zira dünya üzerinde bulunabilecek bütün güzelliklere ve zarifliklere, muhteşem hayvanlara, altın ve gümüşlere ve Allah'ın insanın yüzünü güldürmek için yarattığı bütün diğer nesnelere sahipti ve bütün bunlar hazinelerinin arasında bulunuyordu. Etrafında her tür milletten bir araya getirilmiş olup, istemeseler bile kendi dillerinde şarkılar söyleyen Rum, Sırp, Eflak, Arnavut, Macar, Saksonyalı, Bulgar ve İtalyan, güzel vücutlu gencecik seçkin oğlanlar ve güzellikle güneşi bile gölgede bırakan kızlar duruyordu. O ise aralarında sürekli hem oğlanlar, hem kızlarla kendini şehvetin kollarına bırakıyordu". O dönemlerde padişahın sarayında baş göstererek, cezalandırılmadan göz yumulan ve buradan yola çıkarak daha geniş alanlara yayılan diğer ahlaki bozuklukların yanında özellikle oğlan sevgisi de gösteriliyordu. Zira padişahın yakın çevresinde hüküm sürmeye başlayan ahlaki bozukluklar kısa sürede diğer çevrelere de yayılıyor ve sarayın kötü örneği tarafından beslenerek, hızlı ilerlemeler kaydediyordu.
Sayfa 288Kitabı okudu
Bu tarihten sonra bugüne kadar "Sırpsındığı", yani Sırp Bozgunu adını alan muharebe alanı ertesi sabah yığınlarca ölüyle ve akan kanlarla kaplıydı. Bu arada bu görkemli askeri faaliyetin şanını Hacı İlbey çok pahalıya ödemek zorunda kaldı. Zira zafer içinde paha biçilmez ganimetlerle Edirne'ye henüz dönmüştü ki, Lala Şahin Paşa onu kıskançlıktan zehirleyerek ortadan kaldırdı.
Sayfa 171Kitabı okudu
"Umur Bey böylece Avrupa’ya yapılan yararsız seferlerle güçlerini yıldan yıla daha da tüketirken, Anadolu’da hükümdarlığını yaymak ve sağlamlaştırmakla meşgul olan Orhan Gazi oldukça sakin duruyordu. Son yıllarda her ne kadar bazı ganimet düşkünü Osmanlı topluluğu Avrupa’ya geömiş olsa da, Orhan Gazi’nin bu gibi akınlarda hiç payı yoktu ve esas itibariyle Kantakuzenos ile yapılan son barışa sadık kalıyordu. Gerçi hayallerinin hedefi olan Avrupa’yı hiçbir zaman gözden kaybetmedi ama atalarının Osmanlı gücünü zamanla yapılacak kalıcı fetihlerle genişletme sistemine sadık kalarak, güçlerini yararsız teşebbüslerle boşuna tüketmekten özellikle kaçınıyordu."
Sayfa 149Kitabı okudu
Bahtsızlıkta nirvanalardan
O, hükümdarlığını kardeşini öldürerek güvence altına almak zorunda hisseden ilk Osmanlı padişahı oldu. Zira babasının ölümünden henüz haberdar olmayan Şehzade Yakub, kaçan düşmanları takipten henüz geri dönmüştü ki, Bayezid onu yakalattı ve derhal boğdurdu.
Sayfa 204Kitabı okudu
Reklam
Zira Thu-kiu, Çin dilinde miğfer anlamına gelmekte ve bu kelime bugün bile biraz değişmiş olarak Türkçede tegieh [takke] olarak ifade edilmektedir.
Sayfa 12 - etimolojik bilgilere bayılırımKitabı okudu
Çin Kaynaklarına Göre Hunların Birleşmesi
Çin kaynaklarına göre bu birleşmenin temelini, Çin imparatorluk hanedanı Hia'dan gelen ve bu boyun son imparatoru olan babasının ölümünden sonra 500 kişilik bir toplulukla Hunlara sığınan ve bunlar tarafından kral ilân edildikten sonra, hükümdarlığını birçok boyu kapsayacak şekilde genişleten bir prens atmıştı.
Sayfa 10
Hunlar ahlaki ve manevi sertliği, savaşçı cesareti ve şahsi yiğitlikle birleştiren bir göçebe halkıydı. En eski zamanlarda bunların sadece çok küçük bir kısmının sabit yerleşimleri vardı.
Sayfa 10
Osmanlı İmparatorluğu'nun genişletilmesinde çok erken zamanlarda silahların şiddetine zeki bir siyaset de eklenmiştir. Zira ilk hükümdarları sadece savaş kahramanları olmakla kalmamış, aynı zamanda siyasetçileri de olmuşlar ve silahlarıyla hüküm süremedikleri yerde, nüfuzlarını kullanarak hüküm sürmeyi çok iyi bilmişlerdir.
Sayfa 637 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Milat'tan sonra 960 yılında Oğuz Hanı Saltuk? (Salue) Han 2 bin aile ile bir­likte İslam'a geçti. O tarihten itibaren Çanak Han veya Kara Han adını taşı­maya başladı ve "Türkmen" adının oluşumu da Türkler tarafından bu olaya dayandırılmaktadır. Şöyle ki, bu adı sadece "Türk" ve "İman" sözcüklerinin bir bileşimi olarak görmektedirler. Buna göre Türkmenler göre henüz İslam'a geçmeyen soydaşlarından farklı olarak İslam'a geçen Türklerdir.
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.