Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı İmparatorluğu Tarihi (5 Cilt)

Nicolae Jorga

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bir Garip Kişilik "Şah İsmail"
* Kaba şakaları ile tanınan Şah İsmail, "Sultan Bâyezid" adını verdiği bir domuz besliyordu. * Tebriz fethedildiğinde, Şah İsmail kendisine düşman saydığı amcası Yakub'un cesedini mezardan çıkartıp yaktırdı. Annesi buna itiraz edince onu denildiğine göre kendi elleriyle öldürdü. * Yenilenlerin tamamen yok edilmesini bir zorunluluk haline getiren Şah İsmail, ölen rakibinin (M. Şeybanî) cesedini parçalara ayırttı. Başını Sultan Bâyezid'a, sağ elini de Memlük sultanına gönderdi.
Sayfa 240 - 2. Cilt
Osmanlı'nın Zenginlik ile İmtihanı, Gösterişli Hayata Geçiş Dönemi
Sultan Mehmed'in zamanında, kadife giysiler nadiren görülüyordu. II.Bâyezid sade kıyafet geleneğini devam ettirmişti ve devletin ileri gelenleri, arada sırada biri Venedik balyosından Benefşe şarabı isterken bir diğeri Girit şarablarını tercih etse de, yeme içme konusunda da oldukça mütevazi davranıyorlardı. Ama II.Bâyezid'den sonra Mısır ve Suriye'nin fethi ve Memlük devleti'ne ait hazinelerinin ele geçirilmesi ile devletin varlığı birden öyle yükselmişti ki, yönetici sınıfın ekonomik hayatında da büyük değişiklikler meydana geldi. Kanunî zamanında, lüks düşkünlüğü en yüksek noktasına erişmişti. O dönemin tanıklarından birisi olan Spandugino Kantakusion, o dönemin şöyle anlatır: "İhtişamları Bâyezid zamanında başladı ve Mısır ve İran'dan büyük miktarda altın ve mücevher getiren Yavuz Sultan Selim zamanında arttı; bugün dünyada en fazla harcama yapan Türklerdir.
Sayfa 401 - 2. Cilt
Reklam
16. Yy'da Osmanlı Toplum Hayatına Dair
Şehir içinde, askeri görevlerde bulunanların hariç, hiç kimsenin silah taşımasına izin verilmiyordu. Kan dökmek, barışın bekçisi olan padişah yapılan bir hakaret sayılıyordu. Kavga edenleri ayırmaya muvaffak olamayan komşular, ya katili tutacaklar ya da en az 20 bin akçe fidye ödeyeceklerdi. Bu yüzden dünyanın hiçbir başkentinde İstanbul'daki kadar az kan dökülüyordu. Bunun sebeplerinden biri de, aile fertlerinden birinin kayıp üzerine isteseler intikamını çok iyi alabilecek Türkler arasında, Arnavutlar için çok önemli olan kan davasının olmaması idi. Not: Son cümlede 16. Yy da Osmanlı'da kan davası olmadığını anlıyoruz. Hadda bu kültürün Arnavutlar tarafından Türklere geçmiş olabileceği düşünülebilir. Şeriat-taki Kısas ise kan davası ile kıyaslanmamalıdır.
Sayfa 395 - 2. Cilt
Herşey ölenle birlikte mezara gidiyordu. Türkler için bu değişmeyen eski bir devlet geleneği idi.
Sayfa 84 - 3. Cilt
Osmanlı Sultanlarının Cami Adabı
Sultan, aynı şekilde camiye de gider ve normal küçük bir seccade üzerinde namazını kılardı. Allah nezdinde, herhangi bir kulundan başka bir şey değildi; sade bir Müslüman evladı idi. Zaten faniler arasında, dini görevlerini yerine getiren iyi bir insandan daha iyi ne olabilirdi ki?
Sayfa 427 - 1. Cilt
Hürrem Sultan
*Hürrem Sultan, Kefe'deki gümrüğe köle ticareti için her yıl büyük meblağlar ödeyen Tatarlardan alınan bir Rustu. (Ruteyna Ukraynalı). *Haremlerde rağbet gören ve hayranlık uyandıran kömür gözlü, bukleli ve kırmızı dudaklı cariyelerin aksine zayıf ve kısa boyluydu. *Hürrem Sultan; Süleyman'ı öylesine etkilemeyi bilmişti ki [Kanuni] onu sadece paraya ve mücevherlere boğlmakla kalmayıp-sadece elbiselerinden biri 100 bin altın ediyordu-kendisine hediye edilen bütün cariyeleri de sarayın gözdeleri ve subayları ile evlendiriyordu. *Süleyman, yeniçerilerin ve diğer düşmanlarının nefretle "cadı" diye anladıkları Hürrem Sultan'la tek eşli herhangi bir başka prens gibi, çok büyük üzüntüler yaratan ölümüne kadar çok mutlu yaşadı. Mezarı aynı zamanda eşi olan efendisi'nin yanında İstanbul'dan Süleymaniye Camii'ndedir.
Sayfa 319 - 2.Cilt
Reklam
Yeni sultan (Fatih Sultan Mehmet) Osmanlı padişahları arasında, barutun savaş sanatlarının gelişiminde yeni bir çığır açtığını anlayan ilk hükümdardı.
Sayfa 30 - 2. Cilt
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.