Carullah Efendi Kütüphanesi ve Derkenar Notları

Osmanlı Kitap Kültürü

Kolektif

Osmanlı Kitap Kültürü Sözleri ve Alıntıları

Osmanlı Kitap Kültürü sözleri ve alıntılarını, Osmanlı Kitap Kültürü kitap alıntılarını, Osmanlı Kitap Kültürü en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fihrist Mahiyetindeki Notlar Cârullah Efendi kitabın iç sistematiği ve bütünlüğüne dair değerlendirmelerde bulunmakta ve böylece âdeta okuyucu için yol gösterici bir fihrist hazırlamaktadır. Değişik şekillerde tezahür eden bu notlarda bazen kitabın aslının eksik kaldığı belirtilmekte,”71 kimi zaman ise kitabın içerdiği konu başlıklarının standart fıkıh kitaplarında yer alan tüm babları içermediği aktarılmaktadır. Mesela özellikle üzerine oldukça kapsamlı notlar yazdığı ez-Zahira adlı eserin bir yandan bab sayısının nüshalara göre aldığı farklılıkları ayrıntılı bir şekilde kaydederken,”72 aynı eserde dokuz fıkıh babının bulunmadığını ifade etmektedir. Bu eser vesilesiyle el-Muhitu'-Burhâni'de de altı babın bulunmadığı söylenerek okuyucuya bu hususlarda gafil düşmemesi salık verilmektedir. 73 Aynı kitabın içindeki bölümlerin varak numarasına işaret eden ve böylece âdeta esere bir içindekiler oluşturan notlar da söz konusudur.” Farklı ciltleri içeren eserlerin giriş kısmına o ciltten önceki ve sonraki ciltler hakkında bilgilerin verilerek eserin toplam kaç cilt olduğuna dair kayıtlara da rastlanmaktadır.”75 Kitap içinde başka kısımlara atıfta bulunan uyarı notları,76 ilgili ciltte eksik kalan bab başlıklarına işaret,”77 bizzat kendisinin hazırladığı fihrist ve bunun üzerinden kitabın muhtevasına dair malumat aktarımları,78 bazı bab başlıklarının kimi nüshalarda kitabın son kısmında yer aldığına dair bilgi notlarına da rastlanmaktadır.” 79
Osmanlı kitap kültürünün ortaya konulmasında Veliyyüddin Cârullah Efendi koleksiyonu üzerinden yapılacak tespitler şüphesiz ki bunlarla sınırlı değildir. Zira içinde bulunduğumuz çağdaki kitap algısıyla Osmanlı insanının kitap algısı arasında işlevsellik bakımından bariz farklar gözükmektedir. Bir yanda günümüzün donuk ve şahsi kütüphanelere hapsolan kitapları tıpkı bizler gibi giderek bireyselleşirken diğer yanda ise canlı ve yaşayan bir organizma gibi her daim hareket eden ve âdeta cemaat olmayı ilke edinen Osmanlı kitap tasavvuru ortaya çıkmaktadır. Cârullah Efendi'nin kitaplarındaki remizlerin gizemli bir şekilde kendini saklaması, ilk sayfalara yazılan hadis, kelam-ı kibar, dua ve beyitlerin daima değişmesi bu hâlin göstergesidir. Sahip olduğu kitapların kendisinden sonra kıymetinin bilinmesi ve kitaplarının okunduğuna dair bazı notlar alması, meraklılarının ellerinde gezen bir meta olarak kitabın temellük kayıtlarıyla sürekli el değiştirdiğinin gözlemlenmesi, miras yoluyla intikal eden bir kitabın alışveriş konusu olması gibi birçok husus Osmanlı kitap kültürünü araştırmacılar nezdinde daha da cazip kılmaktadır. Sonuçta bu cazibenin ileriki dönemlerde Cârullah Efendi gibi âlimlerin koleksiyonlarının incelenmesiyle kitap ve çevresinde oluşan kültürü daha da belirgin hâle getireceği şüphesizdir.
Reklam
Kur'ân'ın toplanması, çoğaltılıp şehirlere gönderilmesi, ceylan derisine yazılı olması ve harekelemenin bulunmaması gibi bilgilere bu notta yer verilmesi de Kur'ân tarihine kaynaklık etmesi açısından önem arz etmektedir. Zira biz biliyoruz ve tarihi kaynaklar da onu gösteriyor ki, Kur'ân'ın noktalanması ve harekelenmesi işi, Ebü I-Esved ed-Düeli
Kitabın Ait Olduğu İlim/Disiplin İçindeki Konumuna Dair Değerlendirmeler Notlar arasında kitapların övgü ve yergi cümleleriyle yapılmış değerlendirmeleri de yer almaktadır. Bu değerlendirmeler aynı zamanda aynı türden diğer kitaplarla yapılan bir mukayeseyi içerdiğinden mevcut literatür içerisinde kitabın bir bağlama oturtulmasını da sağlamaktadır. Daha üst çerçevede bu kabil notlarla aynı disiplin içerisindeki kitaplar arasında bir hiyerarşi oluşturulduğu da görülmektedir. Zira bu türden notlarda büyük çoğunlukla övgü cümleleri yer almaktadır. Mesela Circâni'nin el-Hidâye, Hâşiye alâ şerhiŞ-bidâye'si için “sözü yerli yerinde kullanması bakımından naziri yok” denirken,” İbrahim b. Süleyman el-Hanefi ed-Dımaşki'nin, Düstürü'i'lâm bi-ma'ifeti'La'lâm adlı eseri “Arap beldelerindeki hadis ricalinin isimlerini tespit etme bakımından bir eşi daha yoktur””; Üsmendi'nin Muhtelefü'r-rivâyesi “görüş sahiplerinin delillerine işaret etme bakımından bir benzeri yok”” ifadesiyle taltif edilir. Müşkilü”-âsâr ise “Bu kitap benzeri olmayan kitaplardandır” övgüsüne mazhar olmaktadır.'* Yine Abdülaziz Ahmed b. Buhâri'nin Pezdevi'nin usul kitabına yazdığı Keşfü'lesrâr isimli şerhinin en iyi şerh olduğuna dair not da bu çerçevede değerlen dirilebilir.!9! Pezdevi'nin eseri üzerine on beş civarında şerh ve haşiyenin olduğu göz önüne alındığında!” müellifin bu notu daha bir ehemmiyet kazanmaktadır.
Cârullah Efendi bazen kitapların giriş sayfasına kitabın içinden ya da dışından küçük notlar yazar. Mesela bu not bir şiir olabilir, bir tefsirden alıntı olabilir, bir hadis-i şerif olabilir, kitabın kaynaklarından bahsedilen bir not olabilir, coğrafi bilgi olabilir. Son maddeden başlarsak, Celalüddin es-Suyüti'ye ait olan Şerhu'n-Nukâye adlı eserin giriş sayfasında memleketi hakkında açıklayıcı not düşen Cârullah Efendi şu ifadelere yer verir: “Suyüt ya da Asuyüt olarak sin harfinin ötreli okunmasıyla yazılır. Mısır'ın Said bölgesinde yer alan bir köydür”. Tabakat kitaplarında geçen bu bilgi, Cârullah Efendi tarafından eklenerek eserin yazarının coğrafi anlamda yaşadığı bölge hakkında bilgi verilmiştir. Koleksiyonun 19. parçası olan el-Unvân adlı eserin giriş sayfasında da “Yâ Kebikeç”” ifadesi göze çarpmaktadır. Girişte yer alan notlardan kimisi ise Tefsir-i Hanifi21 adında bir tefsirden alıntılardan oluşmaktadır. Suyüti'nin Şerhu'n-Nukdye adlı eserinin baş kısmında yer alan ifadeler şöyledir: “Hikmet ehli birisi der ki: “Cehennem ehlinin alameti beştir: Kötü ahlak, katı kalp, günaha dalmak, kaba bir dil ve ekşi bir surat”. Yine aynı eserde geçen hem hadis hem de tefsir alıntısına “Kim üç defa 'estağfirullahellezi la ilahe illa hüvel hayyul kayyum ve etubu ileyh” derse savaştan firar etmiş olsa bile günahları bağışlanır”? şeklinde geçen not hadis kitaplarında geçmekle birlikte sonunda Tefsir-i Hanifi notu da mevcuttur.
Dua ve Takdir Notları Yazma eserlerde dua ve takdir cümlelerine rastlanması olağan ve yaygın bir durumdur ve özellikle zahriye kısımları bu kabil ifadelerle doludur. Cârullah Efendi'nin notlarını kaydettiği yazmalarda da müellife, hocalarına yahut ait olduğu ilmi geleneğin tüm mensuplarına yönelik dua ve takdir cümleleri bulunmaktadır. Bu duaları a) temellük edenin, b) istinsah edenin ve c) tashih eden yahut hamiş düşenin kendisine ait yahut başkalarından naklen kaydettiği duaları olarak üçe ayırmak mümkündür. Bunlara belki bir de müellifin duaları eklenebilir. Bu şekilde yazma eserlerde en az dört kişinin farklı dualar kaydettiği söylenebilir. Cârullah Efendi'ye ait kitaplar içerisinde bu dört türden duaya rastlamak mümkündür. Sözgelimi Kuduri'nin Muhtasar'ının şarihi olduğu belirtilen Hüsameddin er-Razi'nin Kitabü't-tekmile fi'1-fıkh adlı eserinin başlık kısmında Ebü Hanife'ye nispet edilen bir duaya yer verilmektedir.!* Genelde hayır dua içeren ifadelerle birlikte müelliflere yönelik kurulan takdir cümlelerinde ise belli açılardan müelliflerin başarıları öne çıkartılmaktadır.
Reklam
Yazma Kültürü ve Carullah Efendi'nin Okuma Pratikleri
Yazma kültürünü basılı kitap kültüründen ayırt eden birçok özellik vardır, ancak bunlardan belki de en önemlisi yazma bir eserin okuyucunun farklı yollarla katkısına daima açık olmasıdır. Şu ya da bu metnin herhangi bir nüshası, söz konusu nüsha fiziksel bakımdan elverişli olduğu ölçüde, asırlar içerisinde farklı bilginlerce ilave edilmiş kayıtlarla dolu olabilir. Kuşkusuz bu kayıtlar ana metinle iç içe geçecek ve onu dönüştürecek bir işlev ifa etmez, ancak ana metni farklı seviyelerde açacak, ileriye taşıyacak veya eleştirecek bir rol üstlenirler. Notların doğrudan metnin muhtevasıyla ilgili olmayan başka işlevleri de vardır. Kitabın fiziksel özellikleri, istinsah bilgileri, kitabın tarih içerisindeki serüveni ve sahipleriyle ilgili kayıtlar da bu notlar içerisinde değerlendirilebilir. Bu bağlamda Cârullah Efendi'nin, tefsirle ilgili kitaplarına düştüğü notlarını şu başlıklar altında yorumlayabiliriz: 1. Kitaplailgili bilgiler a. Kitabın intikal serüveniyle ilgili bilgiler b. Fiziksel nitelik bilgileri c. Fihristler d. Kitabın içeriğiyle ilgili özetler e. Müellifle ilgili bilgiler F. Eser sirkülasyonuyla ilgili bilgiler 2. Kitabın içeriğiyle ilgili ilaveler a. Gramatik izahlar b. Hareke düzeltmeleri (zabt) c. İlgili kaynaklara müracaatla meseleler hakkında ilave bilgiler d. Eleştiriler 3. Okuyucuyla (Cârullah Efendi) ilgili kişisel /biyografik bilgiler
Kitapçılar çarşısı sadece entelektüel hayatın değil, günlük yaşamın da bir parçası hâline gelecek derecede o kadar merkezileşmişti ki, bunun en önemli göstergelerinden biri Câhiz'ın Ebü Ubeyde'den naklettiği şu cümledir: “Mühelleb vasiyetinde şöyle dedi: Ey oğulcuğum sana, zırh satıcıları ve kitapçılar dışında çarşılarda dolaşmamanı tavsiye ediyorum”! Bağdat'taki kitapçılar çarşısında tedavüle giren kitap yekünüyle ilgili olarak, Ya'kübi'nin el-Buldân'da verdiği bilgi dikkat çekicidir. Ya'kübi, Bağdat'ın doğusunda Bâbu't-tâk'ta bulunan ve bilginler için bir çekim merkezi rolü icra eden verrâklar çarşısında yüz kadar kitapçı bulunduğunu söyler.” Bu kitapçıların ellerindeki metinleri ne kadar hızlı tedavüle soktuklarını gösteren bir örnekise filozof Yahyâ b. Adi'dir. İbnu'n-Nedim'in aktardığına göre, mezkür çarşıda verrâklık yapan Yahyâ b. Adi, çok fazla metin istinsah ettiğini ve bunun sağlığına zarar verebileceği uyarısında bulunan İbnu'n-Nedim'e istinsah ettiği metinlerin çokluğuna şaşırmaması gerektiğini, bu mesleğin ancak sabırla yürütülebileceğini söyler ve şöyle cevap verir: “Taberi tefsirinden iki nüsha istinsah edip mülüku'l etrâf'a gönderdim. Sayılamayacak kadar çok kelamcı eseri istinsah ettim. Bir günde neredeyse yüz varak istinsah ederim.” İslâm dünyasındaki yazma kültürünün asıl yaratıcıları olan verrâklar ve müstensih bilginlerin dolaşıma soktuğu kitaplar sayesinde, sadece verraklar carşisi degil sultanlar, emirler ve vezirlerin saraylari ile şifahaneler, camiler,medreseler ve bilginlerin evleri de kütüphane halini almiştir.24
Öncelikle defaatle dile getirdiğimiz gibi Cârullah Efendi, eserin içeriğine ilgisiz, sadece bir koleksiyoner, sıradan bir okuyucu değil aksine dolu dolu okuyan, okuduğunu anlayan, yer yer notlar düşen hatta eleştirmesini de bilen bir münevverdir. Bazen elindeki eserlerin içeriğine öylesine vâkıf olmuştur ki, birbirlerine çapraz dipnotları verir.
Notların Tavsif ve Tasnifi Müdakkik (âlim) Mir Ebü'l-Feth'in hâşiyesinin nüshalarında farklılıklar bulunmaktaydı ve talebe de bunları anlamakta zorluklarla karşılaşmaktaydılar. Yüce Allah bana Dımaşk-i Şâm'da iken |eserin| müellif hattı nüshasını bahşedince, bu metni diğer problemli nüshalardan ayırmak amacıyla şerhle memzüc bir şekilde yazdım. Metni kırmızı renkle, şerhi ise siyah renkle yazdım ve üzerine kırmızı çizgi çektim. Sonra da şerhte olduğu gibi hâşiyeyi (şerhin| üzerine yazdım. Ardından Mir Ebü'l-Feth'in sayfa kenarlarına şerhteki bilgilerin hülâsasını irâd etmek üzere kaydettiği hâşiyeleri yazdım. Ardında da Yüce Allah'ın bana müyesser kıldığı ve beni muvaffak eylediği notlarımı şerhe ve şerhin şerhine yazdım. Veliyyüddin Cârullah
Reklam
Klasik İslâm düşüncesinde yazının önemini en iyi ortaya koyacak şey onun en külli kavram olarak varlıkla irtibatını vurgulamakla sınırlı değildir. Yüksek yazılı kültürün en parlak örneklerini vermiş İslâm kültüründe, kitâbet/hatt başka özellikleriyle de kitaplara konu olmuştur. Bu bağlamda yazının önemine dikkat çekilirken zikredilen en temel husus, onun, bilgileri koruma ve saklama vazifesini ifa etmesidir. Bu durumda yazının, koruma ve bilgileri uzun süre taşıma özelliğini en iyi anlatabilecek imge, İslâm inancına göre günah ve sevapları yazarak onları kıyamet gününe kadar korunacak bir defterde saklayan meleklere “kirâmen kâtibin” adının verilmiş olmasıdır. Ayrıca âlemin sırlarının kendisinde gizli olduğu kitap “levh-i mahfüz”dur ve her şey orada yazılıdır. Daha da önemlisi Yüce Allah kalemin faziletlerinden ötürü, onun üzerine yemin etmiştir: “Nün! Kaleme ve yazdıklarına andolsun ki.”* İnen ilk ayetlerde Allah'ın kalemle yazmayı öğrettiğini zikretmesi de, kalemin önemine dikkat çekmek içindir.
İslâm mantıkçıları yazı yazmayı (kitâbet) insan tabiatının gereği olarak duşundukleri zâti bir araz olarak değerlendirmişlerdir. Yazının insan için ifade ettiği bu önem, aynı zamanda kültür ve medeniyetler için de söz konusudur. Zira “kitâbet” ve bu sayede ortaya çıkan yazılı kültür, İbn Haldün'un deyimiyle “umrân-ı hadari"ye delalet eder ve
Muhammed b. İdris b. el-Abbâs b. Osman b. Şâfi. Ona Şafi" nisbet edilir. Şerefli nesebi Abd Menâf oğlu Muttalib'e dayanır. Dolayısıyla Hz. Peygamberin amcaoğullarındandır. O, risalet ağacının bir meyvasıdır. Yedi yaşında iken Kur'an'ı hıfzetti. On yaşında iken İmam Malik'in Muvattâ'ını hıfzetti. 15 yaşında iken fetva vermeye başladı. 150 yılında Askalan'da doğdu.” İki yaşında iken (annesi tarafından) Mekke-i Müşerrefe'ye götürüldü. Hicaz'da yaşadı, Mısır'da 204 yılında vefat etti.”
Cârullah Efendi'nin notları arasında dikkati çeken bir diğer husus ise ilk sayfada alan dua cümleleri, beyitler ve bazı çetrefilli meselelere dair zikredilen kayıtlardır. Bu dualarda Hz. Peygamber'e ve bütün müslümanlara yer verildiği ve Allahtan bağışlanma istendiği görülmektedir.!8 Bazen kitaba bakıp okuyan kişi de bu dualara dâhil edilmektedir.'?Bu notlar bize kitaplarla sahipleri arasında manevi bir bağ kurulduğunu göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Bu manevi bağın göstergesi olan duaların yanı sıra birtakım şiirlerden aktarılan beyitlerin de eserlerin sayfalarında kaydedildiği ve bu şekilde edebi zevkin izhar edildiği gözlenmektedır.” Ayrıca bir yazmada kaydedilen melek, şeytan ve cinin mahiyeti ile ilgili bir ot kitapların aynı zamanda manevi unsurlara da temas eden bir nesne olduklarını göstermektedir.?'Cârullah Efendi'nin kitaplarında hem duaların zikredilmesi hem metafizik konulara temas edilmesi Osmanlı kitap kültüründeki manevi boyutun günumüzdekine nispetle çok daha canlı olduğuna dair ipuçları vermektedir.
Cârullah Efendi'nin okuduğu eserlerin kenarına kaydettiği notlar farklı şekillerde tasnif edilebilir. Bunlardan bazısı ana metindeki kelimelerin doğru okunuşunu belirtme amacı taşıyan “zabt”lar veya yabancı (garib) kelimeleri sarf ve sözlükbilim açısından izah eden dilsel açıklamalarken, bazısı da doğrudan metni yorumlayan, eleştiren ve çapraz atıflarla metindeki herhangi bir meseleyi tartışan nispeten daha uzun ve yoğun notlardır. Genel olarak yazma kültüründe adlandırıldığı hâliyle, eserde yer alan herhangi bir ifade veya meseleyi izah, tenkit ve tartışma amacı taşıyan bu matlablar, Cârullah Efendi'yi bir okuyucu olmaktan çıkararak bir “şârih” ve “muhaşşi” hâline getirmektedir. Bu bağlamda, Cârullah Efendi'nin ilmi tutum ve görüşlerini tespit sadedinde, müstakil eserlerine ilaveten, müzakere ve mütalaa ettiği eserlere dercettiği matlablar oldukça zengin bir kaynak teşkil eder. Ayrıca Cârullah Efendi'nin bu matlabları dercederken, yazmanın doğasını da dikkate alarak sonraki kuşaklara intikalini hesaba kattığı, hem matlabların üslubundan hem de önemli matlabları ayrıntılı bir şekilde tarihlendirmesinden anlaşılmaktadır.