Osmanlı Klasik Çağında Savaş Sözleri ve Alıntıları
Osmanlı Klasik Çağında Savaş sözleri ve alıntılarını, Osmanlı Klasik Çağında Savaş kitap alıntılarını, Osmanlı Klasik Çağında Savaş en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Niccolò Machiavelli, Yavuz Sultan Selim'in tüfekli birlikleri için şöyle diyordu: "Büyük Türk, İran şahını ve Suriye sultanını, tüfeklilerin gürültüsüyle ürkütmüş ve şaşırtmıştı."
Özellikle küçük ateşli el silahlarının askeri devrimin önemli bir ana argümanı olduğu esasından hareket edilecek olursa, bunun barutun yayılımının tersine batıdan doğuya uzandığı, bu durumda da Osmanlıların bir anahtar rol oynadığı düşünülebilir.
Büyük bir meydan savaşında ateşli silahlarla takviye edilmiş yeni savaş taktiğinin uygulanışı önce Varna fakat asıl ilk kez 2. Kosova Savaşı'nda kendisini göstermişti.
Zira Avrupa askeri devrimiyle 17. yüzyıl sonunda Osmanlı gücüne yakın ordular kurulmuştu, iaşe sistemi iyi işliyordu, iyi bir komuta kademesi oluşturulmuştu, hepsinden önemlisi profesyonel askeri kurumlar ortaya çıkmıştı.
Kosova Savaşı
Bu savaşa muharebe taktik ve teknikleri, askeri niteliği dışında böylesine önem kazandıran husus, bir milletin devlet olma bilincini ve bu bilinçle büyük hedeflere ulaşma yolunda son derece sert ve keskin bir siyaset izlemesini temellendirmiş bulunmasıdır.
Niğbolu Savaşı’nın tek görgü şahidi olarak yazdıkları bugüne ulaşan, tanınmış bir kıraat ve hadis alimi olan ve Bayezid’in yanında bulunan İbnü’l-Cezeri’dir.
Yıldırım Bayezid‘e bütün İslam dünyasında büyük bir şöhret sağlayan bu savaş (Niğbolu) sonucunda Osmanlıların Tuna’ya uzanan kesimdeki hakimiyetleri sağlam hale gelmiş, Balkanlar’daki konumları güçlenmiş, Macarlar için Osmanlı tehdidi daha da büyümüş, Bizans’ın ise ümitlerini dindaşlarına değil Doğu’da beliren ve düşmanlarıyla aynı dünyaya mensup yeni bir güce bağlanmasına yol açmıştır.
Avrupa askeri devrimiyle 17. yüzyıl sonunda Osmanlı gücüne yakın ordular kurulmuştu, iaşe sistemi iyi işliyordu, iyi bir komuta kademesi oluşturulmuştu, hepsinden önemlisi profesyonel askeri kurumlar ortaya çıkmıştı.
Tüfekli birliklerin eğitimi ve etkili ateş düzenini sağlayabilmeleri 16. yüzyılda oldu. Bunun ilk tipik örnekleri Yavuz Sultan Selim'in İran ve Mısır seferlerinde görüldü. Çaldıran'da tüfekçi birlikleri elde taşınabilen hafif tüfeklere sahipti ve etkili yaylım ateşiyle süvarileri kendilerine yaklaştırmamışlardı. Kaynaklarda yer alan bilgiler bu sırada ateşli silah teknolojisinin Osmanlılarca pratik amaçlara hizmet edecek şekilde yeniden düzenlendiğine ve "Osmanlı tipi tüfek" imalinin yapıldığına işaret eder.
Irakeyn Seferi
Kanuni Sultan Süleyman'ın 1533-1535 yılları arasında yaptığı ilk İran seferi olup Osmanlı ordusunun doğuya yönelik en büyük ve en uzun süreli askeri harekatlarından biridir.
Tüfekli yeniçeriler, üçer saf halinde sıralanırlardı. Bunların ateş düzeni genellikle üçerli safa uygun bir tarzda olmalıdır. Onar kişilik gruplar halinde dizilirlerdi. Öndeki saf ateş ettikten sonra, diz kırıp tüfeğini doldururken, arkadaki saf ayakta ateş etmekte onun ardından da üçüncü safın ateşi başlamaktadır.