Yani, “büyük aile” diyorlar meselâ. Büyük aile demek, Slav Zadrugalar, Zadruga denir buna, Slav Zadrugaları gibi 30 kişinin bir arada, aynı çatı altında yaşadığı yer demek değildir; öyle bir şey yok. 30 kişi aynı çatı altında yaşamaz; çok çok bir avlunun etrafındaki muhtelif odalarda, muhtelif ayrımlarda, bölümlerde yaşar. Ama, kesinlikle Osmanlı İmparatorluğu’nda hangi dinden olursa olsun, bir aile her zaman için büyük bir asabanın, sülâlenin parçasıdır ve bunlar mümkün mertebe bir arada yaşarlar. Bunlar bir arada üretirler, meselâ çamaşırı birlikte yıkarlar, turşuyu birlikte kurarlar. Bunlar iktisadî ihtiyaç hâlinde derhâl, âdeta bir mal sandığı gibi birleşirler, birbirlerine yardım ederler. Doğumları beraber yapılır, hastalıkları birlikte yaşanır, ölümleri birlikte yaşanır. Burada aile küçük bir birim olarak nihayet geceleyin belki aynı odanın içinde oturur, belki günün büyük bir saatini bir arada yaşarlar ve maliye bunları aile olarak kaydeder. Yani, vergi için yapılan tahrirlerinde nihayet aile esastır. Ama, bütün üretimi, yaşayışı, tüketimi itibarıyla bu insanların hepsi bir büyük sülâlenin, birimin içindedirler ve onun içinde bu, Osmanlı aile ve cemiyet hayatının, insanlar hangi dinden olursa olsun önemli safhasıdır.