You can find Oldest Osmanlı Toplumunda Çocuk Olmak books, oldest Osmanlı Toplumunda Çocuk Olmak quotes and quotes, oldest Osmanlı Toplumunda Çocuk Olmak authors, oldest Osmanlı Toplumunda Çocuk Olmak reviews and reviews on 1000Kitap.
19. yüzyılda "sterilize edilmiş süt ve biberonların kullanılmaya başlandığı tarihlere kadar anne sütünün hemen hemen tek alternatifi başka bir kadının yani sütannenin sütüydü. Müslüman hekimler, sterilizasyon sorununun farkındaydı. Diğer taraftan hem İslam hem de Batı dünyasında çocukların emdikleri süt yoluyla, süt ve kan arasında kurulan ilişkiden dolayı, sütannelerinin karakterini, zekâsını, güzelliğini aldıklarına inanılmaktaydı. Hayvan sütüne karşı büyük bir önyargı mevcuttu. Koyun, keçi, eşek, inek gibi hayvanların sütüyle beslenen çocukların "aptal" olacakları düşünülmekteydi." Buna, insan sütünün çocuklar için daha besleyici olduğu kanaati eklenince hayvan sütü önerilmiyordu.
13 Mayıs 1696'da Afyon Mahkemesi'nde Ümmühan adındaki köylü bir kız, "Ben on beş yaşındayım, 'baliğa' ve 'akile' olmam hasebiyle kendi
adıma karar alabilecek hakka sahibim" diye haykıracaktır. Ümmühan belki
de ilk kez kendi adına konuşup karar alıyor, çocukluğunun bir yükünden
kurtulmaya çalışıyordu. Sahip olduğu yeni hukuki statüsünün kendisine
verdiği hakların farkında olan ve artık çocuk olmadığını ifade eden Ümmühan, çocukluğunda nişanlandırıldığı Yazıcızade Mustafa ile evlenmek
istemediğini söylemişti. Çocukluğun başkalarına bağımlı dünyasını geride
bırakıp kendi adına hareket etme ve karar alma hakkını elde etmiş bir genç
kızın özgüveniyle konuşuyor tercihlerini dile getirmekten çekinmiyordu.
" Ben kendimi Allah'ın emri ve Peygamber'in şeriat-ı mutahharası üzerine
üç kumaş kaftan, bir altın küpe, bir sim kuşak, bir entari, bir çift sim bilezik
ve bir pabuçtan ... oluşan mehr-i muaccel ve bin dirhem mehr-i mueccel ile
Ahmed'e evlendiriyorum" diyecektir.
Osmanlılar için çocukluktan erişkinliğe geçiş cinsel, fiziksel ve zihinsel olgunluk kriterlerinden geçmeyi gerektirmekteydi. Ancak sınırlar hem teorik hem de pratik olarak berrak değildi. Çocukların cinsel, fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin her birinin yetişkinliğe geçişte farklı bir karşılığı mevcuttu. Mesela, on yaşında cinsel ilişkiye girebilecek olgunluğa erişen bir kız, bir evliliği fiili olarak gerçekleştirebilir kabul edilmekteydi. Fakat aynı kız bâliğa kabul edilmiyor dolayısıyla kendi adına kararlar almıyordu.