Osmanlı'da Batıl İtikatlar ve Büyü

Nimet Elif Uluğ

Osmanlı'da Batıl İtikatlar ve Büyü Sözleri ve Alıntıları

Osmanlı'da Batıl İtikatlar ve Büyü sözleri ve alıntılarını, Osmanlı'da Batıl İtikatlar ve Büyü kitap alıntılarını, Osmanlı'da Batıl İtikatlar ve Büyü en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İlginç
Ölüm halinde, ölen kişinin karısının, akrabalarının ve eşyalarının bozulduğuna inanılır. Bu nedenle ölüye ait olan eşya ve kişiler tabu haline gelir ve kesinlikle dokunulmamalıdır. Zira ölüye ait eşya ve kişiler kendilerine dokunanı anında kirletir. O yüzden, dul kadınların tekrar evlenmesi mümkün değildir çünkü kocalarının ruhlarıyla aralarında büyülü bir bağ olduğuna inanılır. Herhangi bir şeyin olması için, ölünün ruhuyla var olan bu güçlü bağın koparılması gerekir. Dul kadınlar bu amaçla bazı işlemler uygularlar. Bugün pek çok toplumda gözlemlediğimiz siyah yas elbisesinin kökeni kocalarının ruhunu aldatmayı amaçlayan, bunun için makyaj, deri ve kumaşla kaplanmak gibi yöntemlere başvuran zamanın kadınlarının uygulamalarıdır.
Sayfa 39 - Doğan Kitap
Osmanlı toplumunda kültür, gelenek ve görenek namına ne varsa, halk dininin içine girmiş unsurlardan ve İslam kisvesine bürünmüş en eski inançların, Antik Yunan, Roma ve Orta Asya artığı inanışların bir harmanından oluşuyordu.
Sayfa 27 - Doğan Kitap
Reklam
Ortaçağ Avrupası'nda kadınlar zayıf ve aşağılık varlıklar olarak sınıflandırılmışlardı; Şeytan da dâhil olmak üzere her türlü baştan çıkarmaya asla direnemezler ve karşı koyamazlardı.
Sayfa 64 - Doğan Kitap
Şamanlar sihirbazlık yapar, hastaları iyileştirir. İnanışa göre, Şamanların ruhları bedenlerini terk edip yeniden dönebilir, tabiat güçlerini istediği gibi yönlendirebilir; Şamanlar, kadın erkek birlikte ayinler yapan, at üstünde yükselip göğe uçan, ruhunu bedeninden ayırabilen "üstün" insanlardır. Şamanizme göre, Şamanların temel toplumsal görevlerinin ve dinsel özelliklerinin, sihirbazlık ve büyücülük olduğu da bilinen bir gerçektir.
Sayfa 40 - Doğan Kitap
Atatürk’e teşekkür etmeleri gerekirken lanet okuyorlar :D
“İslam'ın en temel ilkesi, la ilahe illallah, yani Allah'tan başka ilah yoktur. Ancak zamanla evliyalara, velilere tapınma haline dönüşen tüm uygulamalar, Kemalist modernistler tarafından ortadan kaldırılmıştır.”
Sayfa 27 - Doğan Kitap
Orta Asya'dan göç eden Türklerin İslam'ı kabulünün bir gecede gerçekleşen bir dönüşüm olmadığını, tam tersine iki veya üç yüzyıla yayılmış çok uzun bir süreç…
Sayfa 30 - Doğan Kitap
Reklam
Coğrafya kaderdir!
İçinde bulunulan tarihsel ve toplumsal koşullar değişse bile, geleneksel olan inançlar bu coğrafyada binlerce yıldır hep belirleyici olmuştur.
Sayfa 21 - Doğan Kitap
Batıl inançlar dini inanışların alt kültüründe var olmasa büyü, toplumda asla yaşayamaz.
Sayfa 24 - Doğan KitapKitabı okuyor
Keramet gösteren insanlar, toplumda çağlar boyu hep kutsal sayılmıştır. Keramet göstermenin kaderi değiştirebilecek güce eşit olduğu ve de kaderin yönünü değiştirebilecek davranış biçimlerine sahip olmanın ciddi ölçüde prim yaptığı bir toplumsal coğrafyadayız.
Sayfa 23 - Doğan Kitap
Sultan II. Abdülhamid'in bizzat kendisinin de büyücülere meraklı bir padişah olarak remmallerden ve büyücülerden çok fazla yararlanmış olduğu iddia edilmektedir.
Sayfa 214 - Doğan Kitap
Reklam
Insanoğlunun gelecek ile ilgili merakının bir tezahürü olarak Osmanlı toplumunda ortaya çıkarılan fal ve kehanet çeşitlerinden biri de melhemelerdir. Melhemeler, doğa olaylarına bakarak, geleceğe dair savaş ve felaket kehanetlerinde bulunulan metinlerdir. Osmanlı İmparatorluğu'nda halk bu metinlere çok fazla rağbet ve itibar göstermeye başladığı için, 1800'lerin sonlarına doğru bu tür metinler yasaklanmıştır.
Sayfa 149 - Doğan Kitap
İslam'ın en temel ilkesi, la ilahe illallah, yani Allah'tan başka ilah yoktur. Ancak zamanla evliyalara, velilere tapınma haline dönüşen tüm uygulamalar, Kemalist modernistler tarafından ortadan kaldırılmıştır.
Sayfa 27 - Doğan KitapKitabı okuyor
Medrese ve ulema, dil sorunsalı yüzünden İslam'ı kitlelere yabancılaştırmıştı. […] Medrese dili ile halk dili arasındaki uçurum, insanların Ortodoks İslam'dan uzaklaşmaları ile sonuçlandı ve medrese de Türkçeye yabancılaştı. Medreseye göre, Kuranıkerim Osmanlı İmparatorluğu halkı için sadece ulema tarafından yorumlanmalı ve Arapça kalmalıydı.
Sayfa 152 - Doğan Kitap
Batıl inançlar, özellikle de büyü ve büyüsel uygulamalar, bunların sonucunda yaratılan ve toplumun içinde yaşatıldığı büyü dünyası ve bu dünyanın sahte aktörlerinin buyrukları topluma, hep "bunlar İslam'ın buyruklarıdır" denilerek pompalanmıştır.
Sayfa 29 - Doğan Kitap
II. Abdülhamid’in İslamcı devlet politikasının sonuçları
İstibdat döneminde, siyasal açıdan hürriyet yokluğu ve Sultan II. Abdülhamid'in İslamcı devlet siyaseti nedeniyle, Osmanlı toplumunun üstüne çöken ve ilk bakışta dinsel gibi gözüken batıl inançlar ve hurafelerle savaşılması pek mümkün olmamıştır. Ülke dışına kaçan aydınların yazılarının okunması yasaklandığından, aydınların Osmanlı toplumu üzerindeki etkileri oldukça silik kalmıştır. Kendisine bağlı menfaatçiler ve radikal dincilerle el birliği yapmış olan Sultan II. Abdülhamid, onlara meydanı boş bırakmış, onlar da halkı diledikleri gibi cehalet ve felaket beşiğinde sallamaya devam etmişlerdir. Çok ilginçtir, İslamcılığı devlet politikası haline getirmiş, Osmanlı İmparatorluğu'nu Islami teokrasi haline dönüştürmüş ve kendisine ait halifelik sıfatını her firsatta öne çıkarmaya çalışan Sultan II. Abdülhamid'in 33 yıl süren iktidari boyunca, Osmanlı İmparatorluğu'nda hacılar, hüddamli hocalar, büyücüler, müneccimler, üfürükçüler ve benzeri sahte ulema güruhu istedikleri gibi at oynatmışlardır.
Sayfa 214 - Doğan Kitap
242 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.