18. yüzyılda İstanbul hâlâ Avrupa'nın en kalabalık şehriydi. Üretici insanların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan Avrupa şehirlerinden farklı olarak, İstanbul neredeyse hiçbir şey üretmiyor, ama aktif bir şekilde sindirim sistemini kullanıyormuş; ilk olarak ekmek, ikinci olarak koyun eti için.