Cariyelik, Çokeşlilik, Moda

Osmanlı'da Kadın

Fatma Aliye Hanım

Osmanlı'da Kadın Posts

You can find Osmanlı'da Kadın books, Osmanlı'da Kadın quotes and quotes, Osmanlı'da Kadın authors, Osmanlı'da Kadın reviews and reviews on 1000Kitap.
“O hâlde bunların da hizmetçilerden farkı kalmıyor.” “Hayır madam! Hizmetçilere karşı o kadar borçlu değiliz. Hizmetçi yalnız aylığını alır. İstemediğimiz zaman izin veririz, çıkar gider. Kocaya varır ise kendi çeyizini kendisi yapar. Kocasıyla geçinemeyip ayrılacak olursa yine kendi kendine yer arar. Lakin cariye böyle değil! Cariyeyi gelin ettik mi kocasıyla geçinemeyip ayrılacak olursa doğrudan doğruya babasının hanesi gibi efendisinin evine geri gelir. Münasip bir koca bularak tekrar evlendirmek efendisinin görevi olur. Çocukları olursa bunlar efendilerin koruması ve himayesi altındadırlar. Eğitimlerine yardımcı olunur. Kocasından zulüm görürse kendisini müdafaa edecek olan efendisine şikâyet eder. Kocası vefat edip de kendisini geçindirecek yeterli miras bırakmaz ise işte madam şu pencereden aşağı bakınız, şu küçücük oğlunun elinden tutup gezinen azatlı cariye gibi çocuğuyla beraber efendisinin evine gelir. Çünkü bir azatlı cariye kendisini idareden aciz kaldığı takdirde, onu her kim azat etmiş ise geçimini sağlaması şer’i kurallarca zorunludur. Eğer yapmazsa kadı zorla gereğini yerine getirtir. Bunlara karşılık da, bir cariye servet ve varlığa sahip hâlde çocuksuz ölürse, azat eden kimse onun mirasından hisse alır. Demek oluyor ki bunlar aile üyelerinden sayılmaktalar. Bir hizmetçiye çekmecemizi, sandığımızı emniyet edemeyiz. Lakin cariyemize hepsinin anahtarlarını teslim ederiz. Çünkü hıyanet etmez. Efendisiyle kendisinde o kadar büyük bir münasebet ve bağ bulur ki efendisine hıyaneti kendisine yapılmış sayar. Bir evlat ana babasına ne kadar ihanet edebilirse bir cariye de efendisine ancak o kadar ihanet edebilir.
Herkesin bildiği üzere Avrupalıların akla ve hikmete uygun olan dini hükümlerimize bir diyecekleri yoktur. Ancak Müslüman kadınları mazlum ve mağdur sanıp bu konuda şiddetli tenkitlerde bulunuyorlar.
Reklam
Doğruca Beyoğlu otellerine inen yabancıların, Beyoğlu âleminden başka bir şey tanımayan tercümanlardan öğrenmek için sordukları sorulara tercümanların sırf cevap verme zorunluluklarıyla, laf olsun türünden, bilir bilmez söyledikleri sözler, işte halimizi böyle hayali hikâyelere dönüştürür.
boşanma:
Aneze aşiretinin çadırlarında devamlı olarak bağlı duran bir perde varmış. Kadın kocasını istemediği zaman o perdeyi indirince boş düşermiş. Tecirli denilen Türkmen aşiretinde de kadın bir elçi vasıtasıyla kocasına: “Ben senden nefret ediyorum”, diye haber gönderince yine boş düşermiş. Bunların şartları da öyleymiş.
Sayfa 111Kitabı okudu
Mavi ferace vs Medeni Kanun :))
“Antakya’da kadınlar gelin olurlarken, bohça içinde bir de mavi feraceyi yanlarında götürürler. Kadın ne zaman kocasını istemezse, mavi feraceyi giyer. Artık kocasından boşanmış sayılır. Böyle inanırlar. Bu gelenek o beldede kabul görmüştür. Fakir olup da mavi feracesi bulunmayan bir kadın, başkasından ödünç alıp giyer, işi bittikten sonra iade eder.”
Sayfa 110Kitabı okudu
Kitap içinde kitaba denk gelmek hoş oluyor :)
Ben, “Sen 'Gece Sohbetleri’nde Midhat Efendi’nin korse hakkında yazdıklarını okumadın mı?” diye sordum S. Hanıma. “Aman kuzum, ne demiş?” “İşte şurada duruyor, al da oku.” “Yerini bul da göster.” Kitaptan korseye dair olan bölümü buldum, S. Hanım’ın eline verdim. S. bölümü bir çırpıda okuduktan sonra kitabı tekrar masanın üzerine koydu. “A canım, o da bir karar vermemiş. Giymek mi gerek, giymemek mi. Her ikisine de hak vermiş.” “Daha ne söylesin? Hekimin sözünü de, terzinin sözünü de tasdik etmiş. Şu hâlde ömr-i aziz istersen giymezsin, ömr-i leziz istersen giyersin. İkisinden birini seçmek sana kalmış, Midhat Efendi senin gönlün değil ya.”
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
182 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.