Osmanlı'dan Günümüze Kimlik ve İdeoloji

Kemal H. Karpat
Günümüz toplumu!
Diller ve bakışlar keskin Fakat kalpler ölü. Bedenler görülüyor sadece Kalpleri görmek mümkün değil.
Sayfa 131 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Özgürlüğün bir bedeli var!
"Bugün demokrasi ve küreselleşme birbirinden ayrılamaz, biri diğeri olmadan yaşayamaz. Her ikisini de besleyen temel, ekonomik, ticari etkenler ve piyasa güçleridir"
Sayfa 101 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
"Halbuki bu görüşte ideal ifadesini bulan Osmanlı toplumsal modeli, bizzat Jön Türkler tarafından paramparça edildi."
Sayfa 47 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
"Bu devirde en büyük ihtiyaç gerçek manada rasyonel düşünen, sorunları gerçekçi bir şekilde görüp ona göre çözüm üretecek yeni bir aydın kitleye ihtiyaç vardır."
Sayfa 54 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
"Milli Mücadele'nin Türk kimliğinin gelişmesinde şüphesiz çok büyük yeri vardır. Fakat buradaki milli kimliği tayin eden esasın Osmanlı, Müslüman, Türk üçlü kimliklerinde oluşan tek kimlik olduğunu unutmamak gerekir."
Sayfa 80 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Maalesef
"Muhalefet yalnız iktidarı eleştirmek ve yerine geçmek için her şeyi göze alan bir hareket olarak görülürse, demokrasi hiçbir zaman hiçbir yerde kök salamaz!"
Sayfa 10 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
"Demokratik olmayan ülkeler aynı zamanda en yoksul olanlardır."
Sayfa 103 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Böyle büyük bir mütefekkir!
"Kemal Bey'in bilimsel kariyerini 4 safhaya bölerim; siyaset bilimci, sosyolog, tarihçi ve edebiyatçı olarak 4 Karpat var demek mümkündür."
Sayfa 4 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Cumhuriyet döneminde bir süreliğine uygulanan milliyetçilik farazi bir Türk ırkına dayandırıldı, kültürün içindeki İslami unsurların temizlenmesi "bilim" olarak adlandırıldı ve yüksek doz da din karşıtlığıyla yüklü bir laiklik benimsendi.
Reklam
"Kimlik değişimlerinin nedenleri arasında göçler en büyük nedendir"
Sayfa 69 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
"Hristiyanlar Osmanlılık kimliğini bir çeşit asimilasyon tuzağı olarak görmüşlerdir. "
Sayfa 67 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Ulus-devlet fikri, esasen yirminci yüzyılda ortaya çıkan Müslüman ülkeler de dahil olmak üzere, dünya genelinde kabul görmüştür ve bugün ulus devletlerin sayısı yaklaşık 60’tır. Müslüman dünyasında ulus devlet, bütün Müslümanların tek bir ümmet oluşturduğunu ve ırk, kavim, dil ve benzeri şeylerin siyasal örgütlenmeye temel oluşturamayacağını söyleyen İslami ilkeye temelden meydan okuyarak doğmuştur. Gerçekten de bugün Müslüman dünyaya hâkim olan devlet gerçeği orijinal İslam anlayışına taban tabana zıttır.
Askerî yönetimin karşılaştığı en temel zorluk 27 Mayıs’ın meşruluğunu sağlayacak hukuki gerekçeler bulmak konusundaydı. Kimi avukatlar ve profesörler, çeşitli anayasa metinlerine dayanarak, 27 Mayıs’ın meşruluğunun kaynağının Demokrat Parti iktidarının anayasayı çiğnemiş olması olduğunu ileri sürdüler. Ancak bu, tam da kendi doğası nedeniyle normal hukukun dışında yer alan böyle bir eylemin meşruluğunu kanıtlayıp kanıtlamadığı şüpheli olan sıradan bir hukuki argümandı. Sonraki yasal eylemler, resmî meşruiyet ve yaşanan gerçeklik arasındaki bu çelişkiden muzdarip oldu. Demokrat Parti milletvekillerini normal sivil prosedür temelinde yargılamak için Yüksek Adalet Divanı kuruldu. Yüksek Adalet Divanı’nın temel amacı Demokratların suçlarını meydana çıkarmak ve böylece Silahlı Kuvvetlerin eylemine meşruluk kazandırmaktı. Demokrat Parti’nin bütün milletvekilleri, yargılanmak üzere Yassıada’ya getirildi. Parti meçhul bir üyenin önemsiz bir şikâyeti üzerine kapatıldı. Demokrat Parti destekçisi olarak fişlenen herkes ahlaki suçlamalara maruz bırakılarak kendilerini temsil edecek bir takım yeni örgütlenmeler aramak zorunda bırakıldı.
1453’te İstanbul’un fethi, Patriği imparatorun vesayetinden kurtardı ve tarihte ilk kez kilisenin gerçekten özgür lideri hâline getirdi. Bu olguyu anlamak için 1798’te Kudüs Patriği Antimos tarafından yazılan Daskalikia adlı tavsiye metnini okumak yeter. Bu metinde Antimos Fransız Devrimi’ni ve Aydınlanmayı sapkın eylemler olarak reddeder ve Osmanlı İmparatorluğu’nu Doğu halklarının kurtuluş aracı olarak tanımlar. “Tanrı Osmanlıların kalbine Ortodoks inancını özgür tutma ve Ortodoks Kilisesini koruma temayülü yerleştirmiş” der.
Resim