Osmanlılarda Kütüphaneler ve Kütüphanecilik

İsmail E. Erünsal

Osmanlılarda Kütüphaneler ve Kütüphanecilik Sözleri ve Alıntıları

Osmanlılarda Kütüphaneler ve Kütüphanecilik sözleri ve alıntılarını, Osmanlılarda Kütüphaneler ve Kütüphanecilik kitap alıntılarını, Osmanlılarda Kütüphaneler ve Kütüphanecilik en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fatih Sultan Mehmed döneminde Osmanlı saray kütüphanesinde; İslâmî yazmalar dışında Grekçe, Latince, Ermenice, Süryanice, İtalyanca ve İbranice yazılmış eserler de vardı.
1278(1861) yılında İstanbul'a gelip Arapça yazmalar üzerinde çalışmalar yapan Ahmed Faris Eş Şidyak'ın vakıf kütüphaneleri hakkındaki en önemli şikayeti, çalışma saatlerinin çok sınırlı olmasıydı. Bu yüzden herhangi bir eseri belirli bir süre okuyup kopye etme imkânı bulunmamaktaydı. Şidyak'a göre İstanbul halkı bundan pek de rahatsız olmamaktaydı: "Bazı kütüphaneler yılda birkaç ay kapalıdırlar. İstanbul halkı nadiren bu kütüphanelere gider. Bu yüzden kapalı olmaları onları pek ilgilendirmez. Onlar için önemli olan kahvelerin kapanış saatidir. "
Sayfa 369Kitabı okudu
Reklam
Yangınlar kitaplar için büyük bir tehlike oluşturmasına rağmen hiçbir vakfiyede yangının önlenmesi veya bu konuda alınması gereken tedbirlerle, hâfız-ı kütüblerin böyle durumlarda nasıl davranacaklarıyla ilgili bir kayıt bulunmamaktadır. Bilindiği gibi XVII. yüzyıl başlarına kadar kitap kültürü yazma eser geleneğine dayalı olan Osmanlı toplumunda, yangınlar kadar kitaplara zarar veren başka bir felaket olmamıştır. Yangınlar Osmanlı tarihi boyunca cereyan eden olaylar arasında en az savaşlar kadar tahribata yol açan büyük bir afet olarak dikkati çeker. Kitap fırını olarak adlandırılan İstanbul'da tarih boyunca birçok değerli koleksiyon yok olup gitmiştir. Muhtemelen hâfız-ı kütüblerin kitapları yangından korumak için herhangi bir tedbir almalarının mümkün olmadığını gören kütüphane kurucuları kütüphaneleri için taş binalar yaptırmış, kütüphane içinde yangının önüne geçmek için de mum ve lamba gibi aydınlatma vasıtalarının kullanılmasını yasaklamış ve kütüphanelerin çalışma saatlerini genellikle gün ışığına göre düzenlemişlerdir. Yangınlar dolayısıyla mahalle aralarında birbirine bitişik özel mekânlarda kurulan vakıf kütüphaneleri büyük zarar görmüş hatta yok olup gitmişlerse de müstakil binalarda kurulan kütüphaneler yangına direnebilmişlerdir. İstanbul'daki müstakil vakıf kütüphanelerinin herhangi bir yangında zarar gördüğüne dâir bir bilgiye sahip değiliz.
Sayfa 433Kitabı okudu
(Nevşehir) daha önce Muşkara adını taşımakta idi. (Damat) İbrahim Paşa'nın burayı imarından ve yaptırdığı idari düzenlemeden sonra Nevşehir adıyla anılmaya başlamıştır.
Sayfa 235Kitabı okudu
Tespit edilebilen kuruluş devri kütüphanelerinin genellikle ya medreselerde ya da câmilerde kurulduğu görülüyor. Bunun tespit edebildiğimiz tek istisnası Yazıcıoğlu Mehmed Efendi'nin Gelibolu'daki türbesinde bulunan kütüphanedir. Eldeki belgelere göre türbe kütüphanelerinin ilki sayabileceğimiz bu kütüphanenin koleksiyonu ile ilgili olarak tek bildiğimiz şey Yazıcıoğlu Mehmed Efendi'nin eserlerinin de burada saklandığıdır. 1124 (1712) yılında Manisa kadılığına tayin edilen Telhisi-zâde Mustafa Efendi'nin Ceride'sine düştüğü bir nottan öğrendiğimize göre, Telhisizâde Gelibolu'dan geçerken bu türbeye uğramış ve burada müellif nüshası olan Muhammediye'yi görmüştür:
Sayfa 123Kitabı okudu