Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Osmanlı'nın Batılılaşma Çabaları Ve Batı'nın İki Yüzü

A. Hadi Hairi

Osmanlı'nın Batılılaşma Çabaları Ve Batı'nın İki Yüzü Sözleri ve Alıntıları

Osmanlı'nın Batılılaşma Çabaları Ve Batı'nın İki Yüzü sözleri ve alıntılarını, Osmanlı'nın Batılılaşma Çabaları Ve Batı'nın İki Yüzü kitap alıntılarını, Osmanlı'nın Batılılaşma Çabaları Ve Batı'nın İki Yüzü en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İbrahim Müteferrika
Ona göre coğrafya konusundaki doğru bilgiler ülke yöneticileri için kaçınılmaz bir zarurettir. Daha sonra ticaret için coğrafyayı kullanmanın önemine değinir. O, coğrafya bilgisi İslam ülkeleri arasında uygunluk ve yardımlaşma ruhunun oluşmasına yardım eder diyor. İslam ülkeleri öyle alanlara yayılmışlardır ki birinin ötekinden haberi yoktur.
Selim'in yenileşme programının bir yardımcısı vardı, bu da Selim hükümetinin ileri gelen adamlarından Mehmet Raifti. Mehmet Raif, Selim karşıtı ayaklanmada öldürülmüştü. Yeniçeriler, Mehmet Raifi öldürmelerinin nedeni olarak "Avrupa tarzı giyim ve kuşamı kendilerine giydirmek istediğini ileri sürdüler
Reklam
Fatih Sultan Mehmet, Farsça ve Arapça'yı çok iyi biliyor, Sırpça, İtalyanca ve Yunanca da konuşabiliyordu.
1720 yılı
Mehmet Çelebi, İbrahim Paşa tarafından Fransa medeniyetini tanıma, Fransa'nın işyerlerini görme, Türk toplumuna uygunluğunu araştırmak için görevlendirildi. Mehmet Çelebi, iki yıl süren seyahati sırasında not ettikleri şeyleri Sefaretname ismiyle yayınladı. Mehmet Çelebi, bu kitabında, Fransa'nın yönetim ve sanat temeli, hastahaneleri, rasathaneleri, limanları, karantiları, sanayisini, botanik ve zoolojisinden geniş bir şekilde bahsediyordu. Fransızların astronomi ilmindeki ilerlemeleri aletlerin çokluğu, aletleri kullanma tarz ve becerileri Mehmet Çelebi'yi şaşkına çeviriyordu. Gördüğü teleskopları ve çukur aynaları da not almıştı.
Osmanlı dış politikacıları o kadar cahildi ki örneğin, Osmanlı'nın Fransa elçisi Ali Efendi, Napolyon'un Malta’yı Osmanlı’dan ayırmasının, Osmanlı’yı rahatlattığına, müslümanları özgürleştirdiğine inanıyordu.
Batı burjuvazi medeniyeti iki yönü olan bir biçim oluşturdu. Birinci yönü, bilgi ve uzmanlaşma; ikinci yönü ise, sömürü oluşturuyordu.
Reklam
Napolyon Müslüman mı olmuş ?
Napolyon, Mısır'a girdikten sonra kendi bildirisini Arapça'ya çevirerek dağıttı ve ona Bismillahirrahmanirrahim. La İlahe İllallah. La velede ve la şerik fi mülk" diye başladı ve "Mısırlılara, ben tüm hükümdarlardan önce Allah'a ibadet ediyor ve Allah'ın elçisine ve Kur'an'a hürmet ediyorum." dedi
Osmanlı toplumunda kuvvet kazanan üç güç; yani ayan, yeniçeriler ve din alimleri ve onların taraftarları otorite ve güçlerini artırıyor, kendi otoritelerinin güçlü olduğu bölgelerde merkezi devletten bağımsız bir yönetim uyguluyorlardı. Bu durum ise, dış düşmanların saldırıları karşısında felakete sebep oluyordu.
İbrahim Müteferrika
Müteferrika, Osmanlı İslam toplumunun İslam kültüründen vazgeçmemesini istiyordu. Avrupalı düşmanlarının karşısında ilerleme ve güçlenmesi yolunda adımlar atmasını, kurtuluş yolunu bulmalarını istiyordu. O bu noktaları güzel bir biçimde açıklıyordu. Osmanlı ilerleme yolunda ve güçlenme yolunda adım atmalı ve dilencilikten kurtulmalıdır.
Fakat Osmanlılar, hayat tarzlarının, hükümet özelliklerinin, bilgi ve uzmanlık seviyelerinin diğer ülkelerden daha üstün ve yüce bir konumda olduklarına inanıyorlardı. Batılıların ilmi programlarını araştırmalarına gerek görmüyorlardı.
Reklam
Batı kültürü 19. yüzyıldaki ilerlemesini "Medenileştirme Görevi" adıyla uyguladı ve bu yüzyıla sömürgecilik yüzyılı adı verildi. 20. yüzyılda bu iki yönlü uygarlık daha karışık bir şekil aldı ve emperyalizm şekliyle ortaya çıktı.
Sultan II. Ahmet'in devrilmesinden sonra I. Mahmut (1730-1754) tahta geçti. İbrahim Müteferrika, 1731 senesinde Usulu Hüküm Fi Nizami Umem adlı bir kitap yayımlayarak padişaha sundu. Bu kitapta, genellikle, Osmanlı'nın Avrupa'dan geri kalış sebepleri, Avrupa devletlerinin güçlenme ve ilerlemesi, Osmanlı'nın Avrupa’dan öğrenecekleri konusuna değiniyordu.
Süslemeye ve batıya hoş görülmeye yönelme Lale Devri'nin en temel özelliklerinden biriydi. Bu gidişat, aynı dönemde yaşayan ünlü şair Nedim'e ilham veriyordu. Nedim "Geliniz, yiyelim, içelim, eğlenelim, dünyadan lezzet alalım" diyordu
ilk Arapça Kur'an metni 1530 senesinde İtalya'da Venedik şehrinde yayımlandı.
kütüphaneyi vakfetmeye gerek yok
Şeyhülislam bu fetvada "Geçmişte Sadrazamlardan birine ait olan kütüphaneyi vakfetmeye gerek yoktur. Zira o kütüphanedeki kitapların bazısı astronomi, felsefe, tarih alanında; bazıları da Avrupa dillerinde yazılmıştır."’ diyerek vakfetme olayını reddetmişti.
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.