Ot dergisi beni çoğu zaman ikilem arasına sokuyordu; bunun sebebi içindeki yazılar yani yazarları ve nihayet editör.
Ot dergisinin içinde birkaç tane yazı var ki gerçekten çok başarılı ve ufuk açıcı oluyor. Kalan diğer yazılar ise sosyal medyada paylaşılan yazı, şiirden pek farklı değil. Sert yorum yapmak istemiyorum ama elimde değil bariz bir şekilde birçok yazar kaliteyi aşağıya indiriyor. Öyle ki birkaç yazıyı okurken "Ben bunu niye okuyorum ya Allah kahretsin!" dediğim de oldu. Üzerini çizdiğim yazılar da oldu, okumayı tamamlamadığım yazılar da...
Ot dergisinin birkaç tane sayısını okumuş birisi olarak söylüyorum. Dergiyi keçi boynuzuna benzetiyorum. İçindeki ballı kısmını mideye indirmek için yavan kısmını yemek zorundayız. Keşke böyle olmasaydı da en azından her yazı belirli bir kalitenin üzerinde çıksaydı. Günümüzde meşhur olan puanlama sisteminden örnek verecek olursam. Bazı yazılar 7-8 puan iken bazı yazılar 1-2 puan gözümde. Bu sayıyı Cüneyt Arkın için almıştım ve ilgili kısmı beğendim ama o kısım da çok kısaydı.
Verimi çok düşük olan bu dergiyi bir daha kapakta kim olursa olsun okumayı düşünmüyorum.
Herkese esenlikler dilerim...