"Ben eğitimdeki eşitsizlikleri, zaten artık parasız
eğitim diye bir gerçeğin Türkiye'de hiç olmadığını vb.
tartışmayacağım burada. Evet, bırakın üniversiteyi eğitimin başlangıcından itibaren ailenin sırtına yüklenmiş olan yükle birkaç çocuğu eğitimde yukarı çıkartmak artık neredeyse hayal. Süslü magazin
medyası bu eşitsizliği 'Çobanlıkla kolej kazanan',
işçilikle üniversite okuyan gençler haberleriyle
romantize ederek kapatmaya uğraşsa da kamusal bütçe desteği artık değil eğitimin sürmesinde, eğitime
hazırlanmakta dahi sıfır katkılıdır. Hatta destek bir yana, ailenin üzerine iyice biner."
Çocukluk bizzat denizdir, denizin
kendisidir. Bizler de bir dönem "denizin içinde olup da denizi bilmeyen balıklar" gibi bunu inkâr ederiz. Sonra
da bu gerçeği kabul edip, tutup ellerinden, sonsuz yolculuğa hazırlanmaya başlarız. Bunun da adına ömür deriz. Bir vardır bir yoktur. Gerisi sonsuz çocukluk...
Evinizin arka odasında bir zaman makinesi olsa ne yaparsınız? Ben
olsam o odadan çıkmam. Herkes beni kuş yuvası kadar odamda,
depresyonun kollarında sıkışıp kaldım zannederken, ben daha
aracın motoru soğumadan her defasında yeni bir seyahate çıkarım...