Seçme Yazılar ve Bir Hikaye

Öteki Renkler

Orhan Pamuk
Bir binayı ev yapan şey, içindekilerin kurduğu hayallerdir.
Sayfa 266Kitabı okudu
Türk toplumunda devlet ile hayal gücünün buluştuğu tek yer Milli Piyango'dur ve seçsinler diye bilet destelerini uzatırken bayiler özene bezene desteden bilet seçen vatandaşların yüzünde beliren çeşit çeşit umut ifadesini seyrederek bunun tadını çıkarırlar.
Sayfa 292Kitabı okudu
Reklam
İyi niyetlerle yapılmış Cumhuriyetçi Batılılaşma çabası çoğu zaman ne yazık ki askeri darbeler için şık bir mazeret olmaktan ve Türkiye'yi taşralaştırmaktan başka bir sonuç vermedi. 1950'ler ile 1960'ların başında İstanbul'da geçen çocukluğumu askeri darbeler ve askeri darbe tehditleri, sokağa çıkma yasakları ve yerel siyasi çekişmelerin dünyanın en önemli olayları olarak yaşandığı bir dünya olarak hatırlıyorum. Batı kültürünün kendisinden çok simgelerinin ve törenlerinin taklit edildiği ve geleneksel kültürün aşağı kültür diye hor görüldüğü bu alem bütün kültürlere düşmanca bir tutum takındığı için taşralılığın bütün görüntüleriyle yeşermesine ortam oluşturdu: Çocukluğumda, yabancılardan, bizlerden değişik olanlardan küçümseyerek ve gülerek söz edilirdi. Sanatçılar eğer para kazanmıyorlar ve ünlü ve hapse atılacak kadar önemli değillerse ancak küçümsenmeyi ve acınmayı hak ederlerdi; hatta bu ikincisini hak edebilmeleri için onlardan çoğunluk gibi düşünmeleri beklenirdi. Başka kültürler, dünyalar, bilgi alanları, kimsenin merakını kurcalamazdı: Bilginin ne işe yarayacağını sormak daha kurnazca bir tutum sayılırdı. Ve bütün taşralaşmış kültürlerde olduğu gibi kendi dünyamız bizlere bütün dünya olarak gözükürdü o zamanlar.
Sayfa 248Kitabı okudu
Cumhuriyet'in kültür politikası, bayramlık elbiseye benzer. Kültür törenlerde giyilen, bizi biraz sıkan bir şeydir. Gene de bayramlık elbisesi olmayanları aşağılamaya yaradığı için bir faydası vardır. Aslında herkes bayramlıklarla değil, sıradan elbiselerle rahat eder. Onu da kültürsüz bulurlar. Bu yüzden kültürsüzlüğün bir rahatlık, tabii bir hal olduğunu aslında hepimiz içimizden biliriz.
Sayfa 246Kitabı okudu
Ziya Gökalp, bir milletin tarifini kültür birliği, dil birliği, tarih birliği vs. gibi unsurlarla yapar: Bir anlamda, yaratılmak istenen "modern Türk milleti"nin birliğinin temellerini araştırır. Bugün ise, Türkiye'nin birliğini sağlayan şey ne dil, ne tarih ne de kültür birliğidir. Bir Aygaz birliği, Arçelik birliği, spor toto birliği, PTT birliği ya da Kelebek Mobilya birliğidir. Bir merkezden örgütlenen ve ülkenin en ücra köşesine kadar ulaşan bu bayiler örgütü, bu örgütün ima ettiği birlik, Ziya Gökalp'in sözünü ettiği "birlik"lerden aslında çok daha sağlam bir birliktir...
Sayfa 147Kitabı okudu
Manzara: Sanki tamı tamına bir dünya. Rüya ile ona bakmayı seviyorduk; sessizce. Arabacı bir sigara yaktı, kokusu geldi. Niye güzeldi buradan dünyaya bakmak? Belki hepsi gözüktüğü için. Belki buradan düşersek öleceğimiz için. Belki uzaktan hiçbir şey kötü olmadığı için. Belki hiç bu kadar yukarıdan bakmadığımız için. Ne yapıyorduk şimdi biz burada? Bu dünyada? "Güzel mi?" dedim Rüya'ya. "Niye güzel?" "Buradan düşersek ölür müyüz?" "Ölürüz." Bir an korkuyla uçuruma baktı. Ama sonra sıkıldı. Uçurum, deniz, kayalar: Her şey hep aynıydı, hiç hareket etmiyordu. Sıkıcı. Bir köpek geldi! "Köpek," dedik. Kuyruğunu sallıyordu, hareket ediyordu. Onu sevdik, manzaraya bir daha bakmadık.
Reklam
Bugün ne yaptın canım? Ben bütün hayatım boyunca... çalıştım. Akşamları eve geldim. Televizyonda... Ama, bakmayacağım. Sonra telefonlara cevap verdim, birilerine kızdım, çalıştım, yazı yazdım... Ben adam oldum... Biraz da, buyurun, bir hayvan. Bugün ne yaptın canım?
Bu inanılmayacak inatçı ilgisizlik karşısında şaşkınlığa düşeriz. Hayretinizi biraz gürültü patırtıyla duyurmaya çalışırsanız size hemen gençliğinizin geçici bir sağlıksızlık olduğunu hatırlatırlar. Sizi hayallerinizin hastalığından kurtarmak için tasarıları vardır. Belki her mahalleye bir spor sahası yapılmalıdır. Belki de seçimlerde oy verirseniz rahatlarsınız.
İnanabildiğim sıkı, yoğun, derin bir roman parçası beni her şeyden daha çok mutlu eder ve hayata bağlar. Yazarının ölü olmasını da tercih ederim.
Yazarları bildiğimiz ama yazmadığımız şeyleri yazdıkları için severiz. Hem başkalarına benzemediğimiz için edebiyatla ilgileniriz hem de edebiyat bize başkalarına benzediğimizi öğretir.
Sayfa 184Kitabı okudu
Reklam
Bütün büyük romanlar zaten bildiğiniz, ama o konuda büyük bir roman yazılmadığı için kabul edemediğiniz gerçekleri göstermek için yazılır.
Gençliğimin en dayanılmaz yanı
İlişkiler herkesin herkesi bir yerlere, bir dengeye çektiği bir ip üzerinde yürümek gibidir sanki. Bu ipin üzerinde yürürken siz, ruhsal dünyanız gibi ağır bir yükü, büyük bir sandığı, iyi niyetle açıp gösteremezsiniz.
Sayfa 63 - Yapı Kredi Yayıncılık
Yazmak, yaşanmayan hayattan bir çeşit intikam almaktır.
Mutlu olabilmem için her gün bir miktar edebiyatla ilgilenmem gerekiyor.
En büyük mutluluk insanın kendi pisliği ve sefaletiyle baş başa kalması. Kimseye gözükmemek de en büyük mutluluk.
Resim