- Korkma hanım, dedi,oğlana aşk mektuplarını yazan şıllık benim!... Oğlandaki haylazlık artıkça artıyordu. Ne mektepdeki hocalar, ne ben,bütün gayretimize rağmen ona doğru dürüst yazmayı bile öğretemiyorduk. Nihayet düşüne düşüne bu çareyi buldum... Rasim'in kıza yazdığı mektuplar sayesinde yeni yazıyı mutlaka öğreneceğinden ve bu sene sınıfı geçeceğinden eminim. Doğrusunu istersen, ben de eski yazıyı vaktiyle sana mektup yaza yaza öğrenmiştim!...
Sen o pencerede idin.
Odana sızan donuk ikindi aydınlığında beliren yalnız sendin; yalnız senin saçların,güzel yüzün,omuzların... Işte o kadar. Geri taraf koyu kurşunî bir karanlığın sınırsız boşluğu içinde ve asırlarca ötede kaybolup gitmişti. Sen de kayboldun.
O mavi gözlü kadına gönül vermiştim.
Evet?
Meğer o da kara gözlü,kır saçlı doktora
Tutulmuşmuş.
Sonra?
Sonrası, onlar evlendiler: Ben de bi gördüğün,bir gözü mavi,bir gözü elâ kediyi buldum.