Kimi zaman herşeyden tiksiniyorsun, herşeyi olduğu gibi bırakmak ve kaçıp gitmek istiyorsun uzaklara. İnsanlar canını sıkıyor, sevgileriyle, sevgisizlikleriyle seni boğuyorlar.
"Ağırdı. Yılların yükü binmişti çökük omuzlarına. Sırtı bu görünmez yükle kamburlaşmış, göğsü içine göçmüş, yüz hatları derinleşmişti. Telaşla sağa sola koşuşturan insanların arasında, puslu bir bataklığın yapışkan çamurundan kurtulmaya çabalarcasına, ağır ağır ve zahmetle atıyordu külçemsi adımlarını."
"Kimi geceler kendimi tutamayıp ona telefon ediyorum sonra ve ne o ne de ben tek bir sözcük bile etmememize karşın, hattın öteki ucunda kimin olduğunu çok iyi bilerek, dakikalar boyunca karşılıklı susuyoruz, susuşuyoruz: Sıkıntılı bir sessizlik, tedirgin edici, tehditkâr..."
Kafasının içi doluydu, söyleyecek çok şeyi vardı daha, ama artık o yakıcı ivedilik duygusunu, söyleyeceklerini bir an önce söyleme zorunluluğunu hissetmiyordu.