Oyun Kağıtları Krallığı

Rabindranath Tagore
Kanatları berelenen kelebek uzaklaşamaz, çiçeğin çevresinde kör öfkeyle vızıldar.
“Sana karşı dürüst olmalıyım. Elimizde bir şey kalmadığında da yaşamaya devam etmek zorundayız.”
Reklam
Oh, yüreğimi parçala ve gör! Sıradan bir kadından başka neyim ki? Yeni evlendiğim zaman nasılsam oyum; tek gereksinimi inanmak, güvenmek ve tapınmak olan kız.
Büyük okyanus sürekli bir melodiyle ninnisini mırıldanır, dalgalarının beyaz ellerinin binlerce yumuşak dokunuşuyla kucakladığı adayı uyuturdu. Uçsuz bucaksız gökyüzü, kuluçkadaki ana kuşun açık mavi kanatları gibi, yumuşacık tüyleriyle adayı bağrına bastırırdı. Ufukta derin bir mavi çizgi bir başka kıyıyı gösterirdi.
Batı eyaletinde kışın başlangıcı, Labanyalekha’ya tazelik ve güzellik verdi, solgun yanaklarına canlı bir renk getirdi. Açık bir sonbahar gününde, bir derenin ıssız kıyısında büyüyen çiçeğe bürünmüş kasa sazlıklarına benziyordu. Nabendu'nun kamaşan gözlerine, sabah ışığında ışıl ışıl çiğ damlaları üzerinde çiçek açmış bir malati gibi göründü.
En dikkat çekici özelliği gözleriydi. Uzaklıkları yakınlaştıran delici bir güce sahip gibi görünüyordu.
Reklam
Çağdaş bilime göre kudret yok edilmez, yalnızca başka bir biçime dönüştürülür ve başka bir amaca hizmet eder.
Nabendu Sekhar, Arunlekha ile evlendiği zaman Evlilik Tanrısı kurban ateşinin arkasından gülümsedi. Heyhat! Tanrıları eğlendiren şeyler, biz zavallı ölümlüleri her zaman güldürmez.
Oyun Kâğıtları Krallığı’nda tam bir sessizlik vardı. Köşeli bütünlüklerinde tam bir doyum ve hoşnutluk söz konusuydu. Asla bir kalkışma ya da şiddet olmazdı. Ne coşku, ne de heyecan vardı.
Reklam
Kocamın annesi de, babası da biz evlendikten kısa bir süre sonra öldüler; yalnız kaldık. Ancak kocamın her zaman ona sözünü geçiren birisine gereksinimi vardı. Bana bir tür saygı duyduğunu, beni kendinden üstün gördüğünü söylemeye utanıyorum. Benim konuşma yetim daha iyi olsa da, onun konuları daha iyi kavradığına eminim.
Kocam kendini zorlayarak güldü ve “Değişim doğa yasasıdır” dedi. Ben de ona dedim ki: “Onu biliyorum. Ancak kimi şeyler vardır ki sonsuzdur.”
Geçmiş yaşamımın anısı, anlatılmaz güzel koku ve sesleriyle benim için yaşayan bugün oldu ve görmeyen gözlerim yanıldığımı söyleyemiyorlardı. Geriye döndüm ve çocukluğumu yine yaşadım. Yalnızca bir şey eksikti: Annem yanımda değildi.
“Baba! Annem senin neyin olur?” “Kaynanam!” demek geçti içimden; ama ciddi bir yüz ifadesiyle, “git de Bhola ile oyna, Mini! İşim var!” demeyi becerebildim.
Pramathanath İngiltere’den dönünce, İngiliz-Hintlilerle nasıl eşit ilişki kuracaklarım tüm âleme göstermeye karar verdi; onların önünde eğilmezsek böyle bir ilişkinin olanaklı olmadığını düşünen yurttaşlarımızın kendilerine saygıları olmadığını, Ingilizlere de haksızlık ettiklerini düşündü.
Resim