Oyuncaklı Dünya

Bekir Onur
“20. yüzyılda oyuncaklar değişen teknolojiyi olduğu gibi yansıttı; bu yansıma oyuncakların yalnızca tasarımında değil, yapımlarında kullanılan malzemede ve geliştirilmelerinde başvurulan yöntemlerde de oldu.” Ancak Kay bugünkü oyuncak tasarımlarının çoğunun kökeninin geçmişte olduğunu belirtmekten de geri kalmıyor. Örneğin, ağlayan bebeğin patenti ilk kez 1916'da alınmış, kayıtlara geçen ilk konuşan bebek 1824 tarihini taşıyor, 1880'de bir sūtanne bebek yapılmış, 1866'da beslenebilen bir bebeğin patenti alınmış, vb. Böylece bugün yeni sanılan birçok oyuncağın kökeninin geçmişe dayandığı anlaşılıyor."
Sayfa 25 - Richard Key*
Batının gelişmiş ülkeleriyle karşılaştırıldığında az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin çocuklarının oyuncakla daha az oynadığı düşünülebilir. Ama bu gözlem tam anlamıyla doğru mudur? Dasen'e (1984) göre kırsal kesimde yaşayan Afrikalı çocuğun eline çok az oyuncak geçtiği doğrudur, ama bu çocukların kendi oyuncaklarını kendilerinin yaptığı da doğrudur. Louise Swiniarski (1991) şöyle yazmaktadır: "Gelişmekte olan ulusların çocukları, tipik olarak, 'kullanılıp atılan şeyleri düşsel ve yaratıcı oyun nesnelerine dönüştürürler. Gelişmekte olan ulusların çocuklarının çoğu oyuncakları hem kendi zevki için hem de satmak için yapar. Turistlere satmak için çuval bezinden el yapımı bebekler Haiti'de ve Bangladeş'in pazar tezgâhlarında bulunabilir. Zengin aileler dışında, Üçüncü Dünya çocuklarının çok azının 'mağazadan alınmış' oyuncağı vardır. Dasen'e (1984) göre bu olgu, sanayileşmiş ülkelerdeki çocuklarla karşılaştırıldığında, az gelişmiş ülke çocuğunun sahip olmaktan çok varolma ve yaratma özelliği taşıdığını göstermektedir. Böylece, oyuncağın toplumun değer sistemini yansıttığı gerçeğiyle bir kez daha karşılaşmış oluyoruz: Oyuncak gelişmiş toplumda bireyselliği, sahip olmayı, tüketiciliği yansıtıyor; geleneksel toplumda ise varoluşun, üretmenin, yaratmanın önceliğini gösteriyor.
Sayfa 27
Reklam
Oyuncak müzesi, yalnızca geniş kitlelere eldeki oyuncakları göstermekle değil, bilgilerin ve belgelerin toplandığı bir araştırma merkezi olmakla da yükümlüdür. Ama işin başında amatör bir coşkuyla oyuncak koleksiyonculuğu vardır çoğu zaman. Levy'ye göre, oyuncak koleksiyonu yapma nedenlerinden biri, "çocukken hiç oyuncağım yoktu” düşüncesidir. Bir başka neden de, hakkında hiç çocukluk anısı olmayan nesneleri biriktirerek kendine bir çocukluk oluşturma isteğidir.
Sayfa 46
Oyuncak, en geniş anlamda, çağının tanığı... Oyuncak, gerek basit halk sanatı ürünü, gerek gelişmiş sanayi ürünü olarak yapıldığı dönemin ekonomik-toplumsal- kültürel özelliklerini yansıtmaktadır. Bir çağda, bir dönemde, bir toplumda, bir yörede oyuncağın olması kadar olmaması da anlamlıdır. Tıpkı bir ülkede oyuncak mūzesinin olup olmamasının belirli bir anlam taşıması gibi.
Sayfa 24