Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Özel Anılarla Atatürk Ve Çocuk Fotoğrafları Albümü

Hanri Benazus

Özel Anılarla Atatürk Ve Çocuk Fotoğrafları Albümü Sözleri ve Alıntıları

Özel Anılarla Atatürk Ve Çocuk Fotoğrafları Albümü sözleri ve alıntılarını, Özel Anılarla Atatürk Ve Çocuk Fotoğrafları Albümü kitap alıntılarını, Özel Anılarla Atatürk Ve Çocuk Fotoğrafları Albümü en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Afet İnan’ anılarından: O’nun kabri Ankara’da olacaktır. Fakat bu şehrin neresinde? Bir akşam, 1926 suikast girişiminden sonra söylediği cümleyi tekrar etmişti. “Benim naçiz vücudum bir gün elbette toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” dedikten sonra “Milletim beni istediği yerde yatırsın, yeter ki beni unutmasın.” demişti. Bir çok fikir gelmişti ancak o akşam ileri sürülen bir fikrin kendisini çok duygulandırdığını, bugün bile hatırlıyorum. “Memleketin bütün sınır boylarından getirilecek toprak üzerinde yatmak”
Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın.
Sayfa 34 - Hürriyet
Reklam
....doğru düşünmesini biliyorsan ve doğru bir şey yapmak yolunda isen, mutlaka başarırsın.
Sayfa 141Kitabı okudu
‘Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar.. Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır!’
Adana’da bir grup hanım, eşi Latife hanımı konuk almak üzere davet ettikleri zaman Gazi Mustafa Kemal onlara şöyle dedi: -Benim bulunamayacağım yerde, eşim de bulunamaz.. Türkiye’de ‘Harem ve Selamlık’ ayrılığının gömülüşü bu cümleyle başlamış oluyordu.
Sayfa 205Kitabı okudu
Gazi Mustafa Kemal Paşa, İngiliz General Tawsend’a bir saat uzatır. “Bu saati bana Anafartalar’da bir Türk askeri verdi. Şehit düşen bir İngiliz subayının üstünden almış. Saatin arkasında, o subayın künyesi vardır. Bu subayın o zamanlar ailesini aratmıştım ama bulduramadım. Şimdi de savaştayız. Sizden ricam İngiltere’ye dönüşünüzde, o subayın ailesini bulur emanet verirseniz, çok mutlu olurum.
Sayfa 156 - Şükrü Kaya’nın anılarındanKitabı okudu
Reklam
Atatürk, manevi kızı Rukiye Erkin’i Fransız okulunda okutmayacağı konusunda diretiyordu. Bir akşam sofrada Rukiye Erkin, kendisine dönüp şöyle deyiverdi: -İyi ama boynunuza taktığınız kravat Fransız malı.. Sırtınızdaki elbise ise İngiliz.. Bana gelince mi yabancı mallar kötü oluyor? Atatürk çok şaşırmış, hayretle manevi kızını süzüyordu. Ertesi gün Fransız okuluna gitme izni çıktı ama Atatürk, kesin emrinide vermişti: -Derhal bir Yerli Mallar kampanyası açılsın ve mümkün olduğu kadar, bundan böyle yerli malı kullanılsın!
Sayfa 228Kitabı okudu
Gazi Mustafa, Neyzen Tevfik’i yanına çağırtarak önce elini tuttu, sonra da sordu: -Neyzen ne istersin söyle? -Paşam!.. Sayenizde her şeyim var, teşekkür ederim. -Hayır, bir şey iste! -Madem ki emrediyorsunuz, bir nüfus cüzdanı emrediniz. -Senin nüfus cüzdanın yok muydu? -Hayır Paşam, bundan önce Hükümet yoktu ki nüfus cüzdanım olsun!
Komutan Ian Hamilton, Çanakkale Savaşı boyunca tuttuğu günlüğüne düşen cümleler: “Çok mükemmel komuta edilen ve cesaretle dövüşen Türk Ordusuna karşı savaşıyoruz. Conk Bayırı’nda Türkler çok iyi bir kumandana; Mustafa Kemal’e sahipler.”
Çatışma burada. Yunanı yenmek kolaydı. Yendik de. Ama bin yıldan beri üzerinde yaşadığımız bu toprakları vatan yapmak, yani mutlu insanlar ülkesi yapamadılar.
Sayfa 139 - Latife hanımın anılarındanKitabı okudu
Reklam
Biraz ilerde topların arasında yerde, ayaklar altında kalmış bir Yunan Bayrağı duruyordu. Eliyle bayrağı işaret ederek dedi ki: -Bayrak bir milletin istiklalinin sembolüdür. Düşman da olsa saygı göstermek gerekir. Bayrağı oradan kaldırıp, topun üzerine koyunuz.
Sayfa 134Kitabı okudu
-Paşam, bütün millet sizin çocuklarınızdır. -Doğru, işte ben de bununla avunuyorum...Evet, ulusum sağ olsun! Paşa bir an durakladıktan sonra sözlerini şöyle tamamladı: -Belki de benim çocuğum olmamasında da bir hikmet vardır. Çok sevdiğim bir tayımın ölümünden o kadar duygulanmıştım ki, günlerce acısını unutamadım, yemek yiyemedim. Ya çocuğumu kaybetmiş olsaydım, ne olurdum bilemem...
-Biz niçin çocukları severiz? Gazi Mustafa Kemal Paşa, sorduğu soruya herkesin verdiği cevabı dinledikten sonra, kendi düşüncesini şöyle açıklar: -Çocukları severiz..Çünkü çocuk bizim devamımızdır. Her çocukta biz ebediyete doğru uzanıp gitme özlemimizin doyumunu buluruz.
Atatürk, “Gençliğe Hitabesi”ni, acaba hangi yaşa kadar olanları için söylemiş olabilir? Soru önemliydi. Cevap verilirse, genel kural olurdu. Gençliğe, hitap edilerek istenen kutsal görevi kim üstlenecek? Ya dışında kalanlar, sıra bekleyen bebekler, sırasını savan emekliler... Bunlar ne olacak? Bu soru gene Atatürk tarafında çözümlendi. -Eli tutan, kafası işleyen her Türk gençtir! Desene, senin bağrında her Türk, genç sayılacak ve genç ölecektir.
Fransız Generali Gouraud 5 Haziran 1930 Perşembe günü saat 16.00'da Atatürk ile görüşmek üzere Çankaya Köşkü'ne gelir. Kendisini kapıda karşılayan M. Kemal'e, Gouraud tek kolunu uzatarak der ki: -Bir kolumu Türklere karşı, Çanakkale'de savaşırken kaybettim, bugün diğer kolumu size bir dost eli olarak uzatmak için geldim!