Özel Bir Görüş

Anita Brookner

Özel Bir Görüş Sözleri ve Alıntıları

Özel Bir Görüş sözleri ve alıntılarını, Özel Bir Görüş kitap alıntılarını, Özel Bir Görüş en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
...bütün bunlar hep çok okumaktan oluyor, biliyorsun değil mi..?
...gün ışığına dayanamayacak türden düşsel bir dünyanın çekiciliğine kapılmıştı...
Reklam
...hepsi de ne kadar mutsuzdular. Hepsi de tutsaktı, kaçamıyorlardı. Sanki kendisi de... ...
Sayfa 205Kitabı okudu
...kendini uzun bir uykudan uyanmış gibi hissediyor,,, bütün bunların gerçek olmasından korkuyor,,,
...ama insanların kendisi ile ilgili iyi şeyler düşünmesini sağlamanın kendi elinde olduğuna inanmak Louise'in o garip saflığının bir parçasıydı.
Reklam
Cezaevi mahkumiyetine dönüşmüş yaşamını tam anlamıyla içine sindirebilmiş değildi, kendisinde duygu benzeri bir şey uyandırıp uyandırmayacağını yoksa sonsuza kadar duygulara veda mı etmiş olduğunu merak ediyordu.
...çoktan aklını yitirmiş olduğundan bir tehlike kalmamıştı...
Sabahları uyandığında ya da gecenin bir vakti Dünya Ajansı'nın haberleri kendisine arkadaşlık etmekte yetersiz kaldığında sıklıkla üzerine gelen özlem dalgaları karşısında şaşkına dönüyordu. Kendini, uyumuş olmaları gereken bu saatte radyo dinleyen bütün yalnız insanları, denizcileri, gece bekçilerini, sakatları düşünmeye zorluyordu ama başkalarının da uyanık olduğunu bilmek kendisini rahatlatmıyordu. Uykusuzluk sanki kendisini, terk edilmiş, unutulmuş ve doyumsuz insanların yaşadığı o gettoya hapsediyordu.
Sayfa 118 - VIKitabı okudu
Reklam
Hiç kuşkusuz öğüt vermek Bayan Lydiard'ın zaaflarından biriydi. Bu öğüdün büyük bir olasılıkla yararlı olması ise verilen öğüdü daha sevimli bir hale getirmiyordu, daha da sevimsizleştiriyordu aslında.
Sayfa 108 - VKitabı okudu
Erkeklerin neredeyse hep beğendikleri bir yetenekti bu. Zaman zaman hoşnutsuzluk duysalar da içlerinde el sürülmemiş bir merak deposu olduğunu bilseler de zamanın ve yaşın o amansız gücü karşısında giderek boyun eğiyorlardı. Bu nedenle evli, yaşlı çiftler hallerinden bu kadar hoşnut görünürler, diye düşündü Bland: zorunluluğa boyun eğiyorlardı, bu zorunluluk onlar için yeniliklerin değil, bunun tam tersinin anasıydı. Bir savaştan sağ çıkmış, o dar zamanlarda bir arkadaşları olduğu için şükreden, ayrıca düşmanlıklar sona erdi, bir barış antlaşması imzalandı diye; buna tanık oldular diye şükreden insanlara benziyorlardı.
Sayfa 102 - VKitabı okudu
Kendisini düşüncelerle dolu yalnız bir gecenin beklediğini biliyor, geceyi mutlulukla karşılıyordu. Bir biçimde yaşamının dışında bırakmak için büyük özen gösterdiği çapkınlık, tutku, serüven, taşkınlık, pervasızlık gibi öğelerin yaşamına girmesine izin vermediği için duyduğu büyük acıyı atlatmaya çalışıyordu hâlâ. Bir kez olsun kendini bu güçlere kaptırabilseydi, coşkularına o kusursuz akışkanlığı kazandırabilseydi, hiçbir şeyin boşa gitmediğini bilerek ölümle sakin sakin yüzleşebileceğini düşünüyordu.
Sayfa 229 - XKitabı okudu
Tabiî bütün bunlar şiddetle eleştirilebilecek şeylerdi. O acımasız, çok az görünen kış güneşinin ışığı altında Bond Caddesi'nden aşağı yürürken bilinmesi gerekmiyor, diyerek kendini inandırmaya çalıştı. Bu yakışıksız bilgiyi kendisine saklayabilirdi. O, uygar bir insandı; tecavüz etmez, yağmalamazdı, en baştan beri çok güçlü olmayan saldırganlık dürtüleri yetiştirilirken körelmişti.
Sayfa 128 - VIKitabı okudu
"Anlamıyorum zaten," diye hak verdi ona Bland en geleneksel kanallarda gelişmiş olan kendi iş yaşamını düşünerek. Bir şirketin çalışanı olmak onun yazgısıydı. Pek çok terfiden sonra bile kendini hep işe yeni başlamış bir genç gibi görür, şirket olmaksızın önemsizlikten öleceğini düşünürdü. Gözde bir çalışan olmuştu çünkü utanılacak hiçbir suçu yoktu. Daha ilginç ya da uyumsuz kişiliklere hiç de azımsanmayacak sıklıkta verilen değer kadarı kendisine verilmemişti ama ona saygı duyulmuştu, bu saygı da Bland için değerli olmuştu. İşyeri onun gözünde barışın, iyi bir düzenin, kabul edilebilir bir aşama düzeni içindeki konumun simgesiydi. Orası aynı zamanda çalışmayı temsil ediyordu, yargılarda bulunmayı, pek çok şeyin temelinde yatan olguları tartmayı gerektiren bir çalışma. Ayık bir biçimde, bir masanın başında, insanı belli bir yere bağlayan ve sorumluluk altına sokan düzenli saatler içinde yapılan bir şeydi iş, başka türlüsünü düşünemiyordu. İş denen şey birkaç anlaşma imzalama sorunu değildi. Belki oyuncular ya da gazeteciler böyle yaşar, diye düşündü, ama pek çok insan için işe gitmek tam sözcük anlamını, işinin olduğu yere gitmeyi, gün içinde elinden gelenin en iyisini yapmayı, sonra başkalarının da yaptığı gibi otobüsle ya da trenle eve dönmeyi ifade ediyordu. Ev, günün sonunda yeniden bir ödül gibi, insanın umutlarının, hırslarının hedefi gibi görünürdü.
Sayfa 109 - VKitabı okudu
91 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.