Birinci Dünya Savaşı'ndan Günümüze

Özel Hayatın Tarihi 5

Georges Duby

Özel Hayatın Tarihi 5 Gönderileri

Özel Hayatın Tarihi 5 kitaplarını, Özel Hayatın Tarihi 5 sözleri ve alıntılarını, Özel Hayatın Tarihi 5 yazarlarını, Özel Hayatın Tarihi 5 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
20. Yy Sonu
Beden kişisel kimliğe dönüşmüştür
1959'dan itibaren, yeni bir ilke, asla bir yasanın yaptı­rımı olmaksızın yavaş yavaş kendini benimsetti: Çocukları ana­okuluna göndermek. Önceleri geçerli kural onlara olabildiğin­ce uzun süre bakmak, hatta okuma yazmayı onlara evde öğret­mekti; anaokulları ya da küçük sınıflar yoksulların çocuklarını, anneleri çalışmak zorunda olan çocukları kabul ediyordu. Ana­ okulu, hiç yoktan iyidir denilen bir yer, bir yuvaydı; artık ço­cuklar için annelerinin yanında kalmalarındansa oraya gitme­leri tercih edilir olur. Anaokulu çağında okula vermek yaygın­ laşır, üst sınıftan en iyi eğitimi almış ve en kentli, hatta annele­rin de çalışmadığı aileler buna örnek oluşturur; 1982'de, üç ya­şındaki çocukların % 91'i okula gider ve olabildiğince çok sayı­ da iki yaşındaki çocukların okullu olması için uğraşılır -zaten bunların üçte biri okula gitmektedir. Seçim bellidir: Okul aile­den daha iyidir ve onun yerini alır.
Reklam
Hayat bilgisi eğitimi, aile içi eğitimin özgürleşmesiyle aile­den okula geçmiştir. Okul çocuklara zamanın ve mekanın yap­tırımlarını, birlikte yaşamayı, başkalarıyla doğru ilişkiler kur­mayı sağlayan kurallara uyulmasını öğretme görevini üstlenir. Ve bu sosyalleşme yalnızca ergenlik çağına ilişkin değildir: bü­tün eğitim süreci buna katılır.
Ev sakinlerinin hepsinin ya da neredeyse hepsinin aynı odada yatıyor olmasıyla ahlak anlayışında hiçbir bozulma olmaz. Ter­sine bunun sonucunda bir tür karşılıklı gözetim oluşur [...]. Bun­dan bir tek edep duygusu incinir; ama bu rahatsızlık, hep kendi­lerine özel odalarda kalmaya alışık insanların düşündükleri ka­dar büyük değildi
Başlarken
Bu kitapta (Musil'in bu deyime yüklediği anlamda, yani, kendisini sıradan olandan [ayırt eden] sıradışı nitelikleri olmayan anlamında) "niteliksiz adamların" özel hayatından söz edilecek. George Segal'in bu yapıtı, şafak vakti işlerine giden işçileri "temsil ediyor". Tavuk yetiştiricisi fakir bir çiftçi ailesinden gelen G. Segal hiçbir zaman proleter kökenini unutmamıştır. İnsanlardan kalıp çıkararak çalışır. Bu "figüratif" heykelin ayrıksılığı, bizi gündelik olanı dramatize eden bir "gerçeklik etkisini" görmeye itmesidir.
Başlarken
Eski çağların tarihçileri için kaynaklar ender bulunurken, zamanımıza ilişkin bir yığın kaynak var. Bu kaynaklar saymaya kalkışılsa başlı başına bir kitap olur, bu yüzden bu giriş yazısının (bilgi birikimi kaçınılmaz biçimde sınırlı olan) yazarı, bildikleriyle, bilinmesi "gerekenin" küçük bir kırıntısıyla yetinmek zorunda kalmıştır. Burada ilk seçim, genellikle kişisel "kültür" diye adlandırılan şeyi oluşturan, okunmuş ve elde tutulan o kırıntılar yığınınca "seçilmiş" olmanın ötesinde zorunlu kılındı. Tarihçi ürettiği sözcelemeden asla ayrı durmaz: bu paradoksu her tarih kitabının çürütülemez verilerin bilimsel çizelgesinden ziyade yazarının özyaşam öyküsü olduğunu iddia etmeye vardırmaksızın, bu kitapta yer alan araştırmalarda çok kişisel bir yaklaşımın hakim olduğunu itiraf etmeliyiz.
Reklam
60 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.