Doğu ile Batı, Köy ile şehir, Geleneksel ile Modern-olan arasında sıkışıp kalmışlık, 'ne o ne öteki’ olabilmişlik, meselâ Tanpınar'da olduğu gibi bir 'trajedi' olarak veya Oğuz Atay'da olduğu gibi bir 'ironi' olarak problematize edilip aşılamıyorsa bu, düpedüz 'lumpen' bir konumda bulunmak anlamına gelir bana göre.