Söyleşi programlarıyla kitaplarda gerçek erkeklerin nerede olduğu sorulduğunda içimden, siz onların kadın olmalarını istediniz demek geliyor. Bunun sonucunda dünya tarihinde bu güne kadar bu denli geniş çapta yaşanmayan bir cinsiyet karmaşası doğurdunuz. Bir erkek her şeyi bir tarafa bırakıp davranışı için endişelenmeye başlarsa, nasıl erkek olabilir?”
“Bazı kadınlar pasif erkek ister, tabii bir erkek isterse; kilise uysal bir erkek ister; üniversiteler evcilleştirilmiş erkek ister, bunlara ömür boyu memurlar denir; şirketler temiz, kılsız ve sığ erkek ister. Bunun sonucunda erkek yüreği, barınak arayan yaralı bir hayvan gibi, dağlara ve ıssız topraklara sürülür. Kadınlar bunu bilir ve erkeklerinin yüreğine ulaşamamaktan yakınırlar. Erkekler de bunun farkındadır ama genellikle yüreksiz olmalarının nedenini açıklayamazlar. Yüreklerinin onlardan kaçtığını bilir, ancak onların izini nasıl süreceklerini bilmezler. Kilise başını sallayarak çalışmalarına yeterince erkeğin katılmama nedenini merak eder. Nedeni basittir: Onlar yüreğinin derinliklerinde gerçeği bilen ve yaşayan erkeklere çağrı göndermezler.
Her erkek bir zamanlar bir çocuktu; ve her erkek çocuğunun hayalleri vardır, hem de büyük hayalleri: bir kahraman olma, kötü adamları yenme, zorlu işler başarma ve soylu bir kızı tehlikeli bir durumdan kurtarma... Her küçük kızın da hayalleri vardır: prensi tarafından kurtarılma ve kendi güzelliğinin farkında olarak büyük bir maceraya sürüklenme.
Peki ama büyüdüğümüzde bütün o hayallere ne olur? Herhangi bir kiliseye gidin ve ortalıkta dolaşıp kendinize şu soruyu sorun: Hıristiyan bir erkek nedir? Size söylenenlere aldırmadan kendinizin orada neler gördüğünüze bakın. Hıristiyan erkeklerin çoğu sıkıcıdır.
Özgür Yürek adlı kitabında John Eldredge erkekleri, kendi erkeksi yüreklerini yeniden keşfetmeye, kadınlarıysa erkeklerin gizli yüreklerini keşfedip onların kendilerine sunacakları gücün ve vahşiliğin tadını çıkarmaya davet etmektedir.
