Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Özgürlüğün Kirazları

Alfred Andersch

Özgürlüğün Kirazları Sözleri ve Alıntıları

Özgürlüğün Kirazları sözleri ve alıntılarını, Özgürlüğün Kirazları kitap alıntılarını, Özgürlüğün Kirazları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
''..kendinizi tam anlamıyla yetiştirmek ve olağanüstü olanı kısım kısım da olsa yaratmak arzusundaysanız, duyguların yanına sanatsal düşünceyi de katınız, yani, ne iyidir, ne kötüdür anlamak için, bilgi ağacının meyvelerinden tadın.''
''..1928'de ondört-onbeş yaşımdayken fark ettim. Beni en çok ilgilendiren, bir insanın bir başka insanı nasıl rahatlıkla öldürebileceği sorusu oldu. Hiç öfkelenmeden, kentin dış mahallelerine giden bir yolda, bu soluk bahar gününde, biraz sonra bu yolun sonunda, bir başkasının yaşamını söndüreceğini düşünecek zamanı da olarak, yürümek. Öfke bu denli uzun sürmez. Cadde boyunca süren neydi ki.? Adalete inanmak budalalığı mı.? Emir mi.? Kışkırtma mı.? Kendisi dışında herkesi bir pislik olarak gören şaşkın bir ruh mu.? Boşalmaya zorlayan şu eğik tüfek mi.? Sürünen bedenlerin görüntüsünü, göz tabakasına işleyen şu bakış mı.?''
Reklam
''..her özel ve öznel gerçek, eğer gerçekten de doğruysa, nesnel gerçeğin tanınmasına yardımcı olacaktır.''
''Beni her gün saat sekizde bir kitabevinin tezgâhı gerisinde olmaya zorlayan işten tiksiniyor, çevremde totaliter bir devlet kurmaya yönelik bir örgütlenme biçimine dönüşmüş toplumu görmezden geliyordum. Seçtiğim çıkış yolunun adı sanattı.''
''Bundan böyle umudum yalnızca asker kaçaklarında.'' * Andre Gide, Journal, 11 Mayıs 1941
''İsterdim ki, istatistik kurumları, nüfus sayımlarında, halkı bir de ''dahiler'' ve ''yaşayan ölüler'' olarak saymayı denesinler.''
Reklam
''..sendika binasının çevresi kitlelerle çevrili -her defasında bu ''kitleler'' sözü bende zıt duygular uyandırır, çünkü böyle bir şey olmadığını düşünürüm. ''Kitleler'', tutucu jargonunda özellikleri ne denli özenle belirtilmiş olursa olsun, yalnızca bir sözcüktür. Ben şöyle derim: ''Kitleler'', içinde kendimi tek başına gördüğüm, aklımın üstünkörü yattığı, dudaklarımın küçümseyici bir tavırla kıvrıldığı bir şeydir. Ama eğer varsa, ben de ona aitim demektir-.''
Ne gadan ''cahilce'' bi yaklaşım.. Buldun, geç de mi ya..
''..bilimsel çalışma yöntemlerini kapmaya çalışıyordum. Sırrı şuydu, varılan her aşama, yeniden sorgulanıp deneniyordu.''
Bedrettin Cömert'in söyledikleri de, buna benzer şeylerdi..
''Hiçbir zaman kendimi eğitmem gerektiğini söylemedi. Yalnızca ilkeler edinmem gerektiğine değindi. Ona şiirlerimi gönderdiğimde şöyle yazmıştı: ''Unutmayın ki, Goethe'nin dahi kusursuz şiirlerinin sayısı yirmiyi, Mörike'nin belki de yalnızca beşi geçmez. Bu yaşınızda, gelişiminizin bu aşamasında, daha şimdiden kusursuzu yaratmak göreviniz olamaz ki. Üstelik de Rilke gibi uygun olmayan bir öğretmeni örnek alarak. Tüm o şiirleriniz için bir şey söylemek gerekirse, sizde eksik olan, disiplin, çalışma ve dolayısıyla da yeteneğiniz yok. Bu acınası dünyada zamanınız az olabilir, mesleğiniz sizi yiyip bitirmiş olabilir, doğrudur, ama sanatın karşısında bunların hiçbir geçerliliği yoktur. Nasıl yapacağınız sizin sorununuz, ama bunu yapmaya gelince, işte bundan vazgeçilemez, yani öğrenecek ve çalışacaksınız.''
''Ey direğe bağlı Odysseus, Sirenler'in şarkılarını dinleyen. Ve bizler, bu yüzyıllık Odyssea'mızda, ideolojilerin yürek parçalayıcı sesleriyle sarmalanmış.. En büyük ihanet: Kendini direkten çözdürmek. Yağmurun ve ıslıkların gecesinde direğe bağlı kalmak..''
Reklam
Ay ışığı yoktu. Yalnızca ıslaklık ve şimşekler, bir de beraberlerinde getirdikleri ölüm..
''Almanca'dan aldığım bir ile Yunanca dersinden aldığım beş notu arasındaki o akıl ermez fark, bilimsel düşünme eğitimi almış öğretmenlerimi, benim ancak öğrenmek istediklerimi öğrendiğim kanısına vardırmıştı. Aslında onlar benim hiçbir şeyi öğrenmek istemediğimi anlamalıydılar. Benim istediğim, bakmak, duymak ve kavramaktı.''
Çünkü bir asker kaçağının onuru, anlamsızca ölmeme isteğidir. Gelecekte bir gün, ne zaman öleceğimi ya da ölmenin benim için ne zaman bir anlam taşıdığını bileceğim. Ama o sıralar henüz ölümün gözbebeğine bakmanın zamanı gelmediğini biliyordum ve bakışımı bombalardan ağaçlara doğru çevirdim.
Ve dolunayın altına, akasya kokuları arasında, yol boyunca, Aurelia yolu boyunca, mehtap ve tozla birlikte saçları rüzgarda uçuşan askerlerin, tankların kapağından çıkardıkları başları kemik beyazına boyananların kuzeye yönelen bakışlarına, gök gürültüsünü andıran komutlar, vahşi, iç bayıltıcı paket gıcırtıları eşlik ediyordu. Dördüncü ordunun, yenilen ordunun uğurlusuydu bu.