Özgürlükten Kaçış

Erich Fromm

Özgürlükten Kaçış Quotes

You can find Özgürlükten Kaçış quotes, Özgürlükten Kaçış book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
atık adam
insanoğlu, sonsuz ekonomi çarkında bir dişli haline gelmiştir —sermayesi varsa önemli, yoksa önemsiz bir dişlidir o— ama ne olursa olsun, kendi dışında bir amaca hizmet eden bir dişli...
... Dünya, mistik öğelerden giderek daha fazla kurtulmaya başladı; insan, kendisini nesnel olarak görmeye başladı, yanılsamalar, giderek azaldı. Siyasal özgürlük de arttı.
Reklam
...ekonomik konulardaki görüşleri geleneksel olmakla bir­likte, bireyin hiçliğini vurgulaması, insanın dünyasal yetkeye boyun eğmekle kalmayıp, yaşamını ekonomik başarılar uğruna ikinci plana itmesi şeklinde ortaya çıkan gelişmeye ters düşüyor ve de bu geliş­meye zemin hazırlıyordu. Günümüzde, bu eğilim faşistlerin, yaşamın amacının, daha “yüksek”güçler uğruna, önder ya da ırksal topluluk uğruna feda edilmesini savunan görüşlerinde doruğuna ulaşmıştır.
insanları gücün kölesi yapmak
"Yetke sahipleri kötü ya da inançsız bile olsalar, yetke ve onun gücü iyidir ve Tanrıdan gelmektedir... Dolayısıyla, nerde güç varsa, ve nerde o güç kendini göstermişse, oradadır ve orada kalır, çünkü onu Tanrı buyurmuştur."
Luther in­sanları Kilisenin yetkesinden kurtarırken, onları, çok daha buyurgan bir yetkeye, kurtuluşlarının temel koşulu olarak insanların tamamen boyun eğmesinde ve bireysel benliğin yok edilmesinde ısrar eden Tanrının yetkesine boyun eğmek durumunda bırakıyordu. Luther'in “inancı" testim olmak koşuluyla sevilmek konusunda ikna olmaktı, buysa, bireyin devlete ve “önder”e tümden boyun eğmesi ilkesiyle pek çok ortak yönü olan bir çözümdü.
luther’de insanın özgürlüğü fikri
“...Görülüyor ki , insan iradesi, ikisinin arasında kalmış bir hayvandır. Eğer hayvana Tanrı binmişse, o ister, hayvan onun istediği yere gider; Ayetin dediği gibi, ‘senin önünde bir hayvandım, ama gene de sürekli seninleyim.' (Ayet 73. 22. 23.) Eğer Şeytan binmişse, o ister ve Şeytanın istediği şekilde gider. Hangi sürücüyü koşacağı, hangisini arayacağı konu­sunda bir seçme yapmak onun iradesi dahilinde değildir ama hayvana kimin bineceğini ve üzerinde gideceğini seçen, bunun için çekişen , sürücülerdir.”
Reklam
Başkalarından, özellikle de “güruh”tan, kendisinden ve yaşam­dan nefret ediyordu; bütün bu nefretin sonucu olarak, müthiş bir se­vilme tutkusuyla yanıp tutuşuyordu. Bütün varlığı, korkuyla, kuşku ve içsel terk edilmişlikle doluydu, işte, bu kişisel temel, onu ruhbilimsel olarak kendisininkine çok benzeyen durumda olan toplumsal kümele­rin şampiyonu haline getirdi.
Yeni pa­zarın işleyişi, bireye, iyi olmak için her çabayı harcaması gerektiğini öğütleyen ancak kurtarılıp kurtarılmayacağına daha doğumundan bile önce karar verildiğini öne süren Calvinci yazgı öğretisine benziyordu. Pazar günü, insan çabasının ürünleri için kıyamet günü, hüküm günü oluyordu.
...on beşinci yüzyıla gelindiğinde, çoğu durumda, paylar, kendileri çalışmayan sermaye sahiplerinin eline geçmiş bulunuyordu, ve işler, kuruluşta hissesi olmayan, ücretle çalışan işçiler tarafından yapılıyor, bu durum her geçen gün biraz daha yaygınlaşıyordu.
Açlık, susuzluk, cinsellik gibi bütün insanlarda ortak olan bazı ge­reksinimler vardır gerçi ama sevgi ve nefret gibi, iktidar hırsı ve boyun eğme arzusu, duyusal zevkleri yaşama ya da yaşamaktan korkma gibi insanın kişiliğindeki farklılıkları oluşturan itkilerin hepsi de toplumsal sürecin ürünleridir. İnsanoğlunun en güzel ve aynı zamanda en çirkin eğilimleri değişmez ve biyolojik olarak var olan insan doğasının bir parçası değildir, bunlar, insanoğlunu yaratan toplumsal sürecin sonuç­larıdır.
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.