Güncel çerçevemiz içinde aşk nesnesi ya da bağ nesnesi, ancak ruhsal olarak tatmin eden ve en azından ruhsal olarak hakkımızın olduğu bir nesneden ziyade, alınıp satılan, değiş tokuş edilebilir bir nesneye dönüşmüştür. Böylesi bir çerçevede ilişkinin ötekisine , yakınımıza yönelttiğimiz arzu da yitip gider. Arzu, aşka özgü olan arzunun arzusu olarak değil, gerçeklik nesnesine duyulan arzu olarak yapılanır.