Berbat serimizin, daha berbat olan ikinci kitabının yorumuyla herkese merhabalar. Kitabı bitirebilmem için neredeyse 3 hafta ara vermem gerekti, durum o kadar vahimdi. İlk kitaptaki aşk üçgeni yazara yetmemiş olacak ki dallasvari tarzında kademe atlamış, aşk dörtgeniyle aramıza katıldı. Lara Jean, mektup yazdığı oğlanlardan birinden daha yeşil ışık görünce "ya ben hepsini istiyorum, hepsi benim olsun." moduna girerek olmayan karakterini gözümüze sokarken Peter altta kalır mı? Tabii ki hayır. Eski sevgilisiyle arkadaşız ayağına gizli saklı buluşup sokaklarda sarmaş dolaş gezen oğlumuz da savunma olarak şunu sunuyor: "biz arkadaşız." Tüm bu pisliğin içinde yazarımızın savunması ise şu: "Korece'de 'jung' diye bir şey var." Alkış, alkış, alkış. Yersiniz, yemezsiniz bunları bilmem ama ben yemedim. Gerçekten midem kaldırmıyor bu ikiliyi. Filmde kurgu leşken en azından olaylar bu kadar çirkin değildi. Yani çirkindi ama bu kadar değildi. Bunda da kurgu filme göre daha iyi olsa da midesi hassas kişiler için epey zorlayıcıydı. Zaten yazarın diline sözüm yok. Resmen mesajlaşma gibi kitap. Bir cümle, boşluk, sayfayı çevir falan. Midem bu kadar hassas olmasa bir günde bitebilecek bir kitap. Ara sıra bozuk saat misal verilen mesajlar, sonda biraz toparlama ve akıcılık sebebiyle kitaba bu kadar yüksek bir puan vermeye ancak razı olabildim. Görüp göreceği 4'tür benden. Hâlâ sevmiyor, tavsiye etmiyorum.