“Tanrı’nın emriyle şu tuhaf kahramanlarımla sürüp giden koca hayatı, herkesin görebileceği alay ve kimsenin göremeyeceği gözyaşlarıyla daha ne kadar seyredeceğim?”
Ölü Canlar, 1842
Tanrı'nın emriyle şu tuhaf kahramanlarımla sürüp giden koca hayatı, herkesin görebileceği alay ve kimsenin göremeyeceği gözyaşlarıyla daha ne kadar seyredeceğim?
“Tanrı’nın emri ile şu tuhaf kahramanlarımla sürüp giden koca hayatı, herkesin görebileceği alay ve kimsenin göremeyeceği gözyaşlarıyla daha ne kadar seyredeceğim?”
[Ölü Canlar, 1842]
Tanrı'nın emri ile şu tuhaf kahramanlarımla sürüp giden koca hayatı, herkesin görebileceği olay ve kimsenin göremeyeceği gözyaşlarıyla daha ne kadar seyredeceğim?
"Tanrı'nın emriyle şu tuhaf kahramanlarımla sürüp giden koca hayatı, herkesin görebileceği alay ve kimsenin göremeyeceği gözyaşlarıyla daha ne kadar seyredeceğim?"
Tanrı'nın emri ile şu tuhaf kahramanlarımla sürüp giden koca hayatı, herkesin görebileceği alay ve kimsenin göremeyeceği gözyaşlarıyla daha ne kadar seyredeceğim?
“Rusya’dan bundan daha kötü bir haber alamazdım. Onun ölümüyle yaşama sevincimi tamamen yitirdim. Onun fikrini almadan hiçbir şey yapamıyordum! Onu yanımda hayal etmeden tek bir satır bile yazamıyordum! O ne der? Neye dikkat eder? Neye güler? Neyi beğenir? Bilmek istediklerim bunlardı; beni yazı yazmaya teşvik eden şeyler bunlardı... Tanrım, onun ilhamıyla başladığım elimdeki bu eseri, onun eserini sürdürecek gücü kendimde nasıl bulacağım?... Kaç kez kalemi yeniden elime almayı denedim, ama kalem elimden düştü gitti. Anlatılmaz bir keder bu!”
(Gogol'un, Puşkin'in ölümü üzerine, Pletnev’e yazdığı mektuptan alıntı.)
Artık öyle bir noktaya geldik ki, insanlar şahıslarına yöneltilen bir suçlamayı, mensubu oldukları topluluğun tümüne yöneltilen bir saldırı olarak değerlendiriyor.