Bir patojenin ardışık enfeksiyon dalgalarına -ne kadar uzağa erişebildiklerine bağlı olarak pandemiye ya da epidemiye- yol açabilmesi için bir insandan diğerine dolaysız olarak sıçraması gerekir. Yani 'temel üreme sayısının' 1'den yüksek olması gerekir. R0 ya da İngilizceye meraklı olanların tabiriyle R-naught (R sıfır) olarak bilinen bu temel üreme rakamı, hastalığı enfekte olan bir kişiden (harici müdahale olmadan) kapacak hassasiyete sahip ortalama kişi sayısını ifade eder. Diyelim ki soğuk algınlığınız var ve bunu oğlunuzla kız arkadaşına bulaştırdınız. Bu varsayımsal senaryo nüfusun tamamı bakımından tipikse, soğuk algınlığınızın temel üreme sayısı 2'dir. Aynı zamanda kızınıza da bulaştırdıysanız 3 olur.
Bu hesaplama bir salgın için kritiktir, çünkü gelecekteki gidişatını hemen kestirme imkânı tanır. Enfeksiyon 1'den az enfeksiyona yol açarsa salgın kendiliğinden sönecektir; birer çocuk yapan ailelerin nüfusu gittikçe azaltması gibi. Burada enfeksiyonun ne derecede ölümcül olduğu önemli değildir. Ama eğer -yine ortalama olarak- her enfeksiyon birden fazlasına yol açarsa, salgın kuramsal olarak sonsuza dek devam eder. Hal böyle olursa buna maruz kalan ulus, derhal ve acilen buna müdahale gerektiren bir varoluş tehdidiyle karşı karşıyadır. Bu da müdahale olmazsa salgının spontane şekilde yayılacağı anlamına gelir.
Konusu: Kolerayla başlayan salgınların günümüze kadar nasıl geldiği anlatılıyor.
İnceleme: Kitap öyle korona sürecinde yaşananları anlatmıyor yani “iç karartıcı” dediğimiz türden değil. Bilimsel verilere dayanarak salgınlar hakkında bilgiler veriyor. Nerede, nasıl başladı, nasıl sonlandı ya da evrimleşti bunlar anlatılıyor. Yazarın 6 yıllık bir çalışmasının sonucu bu kitap. Atıp tutulan bilgiler değil, gerçeğe dayalı bilgiler var. Kitabı severek okudum. “Gerçekler kanınızı donduracak” denilen bir kitap. Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.
Yarının pandemisi modernitenin bir ürünü olacaktır belki ama bu genelde böyle değildir.Gerçekte bulaşıcı hastalıklar,türümüzün peşini milyonlarca yıldır bırakmayan bir hayalettir.
Patojenler geçmişte toplumları politikalarımızı ve yaşam tarzlarımızı istismar ederek, konumlarında kayma yaratarak, yeni koronavirüsün bugün yaptığı gibi etkin ve ölümcül şekilde birbirine bağlayarak yarıp geçti, hatta bazısı bunların da ötesinde şeylere yol açtı. Ama bedenlerimizde ve toplumlarımızda derin izler, çentikli yaralar bırakmalarına rağmen hayat tarzımızı -bunu yapabilecek durumda olduğumuzda bile- onları içimize sokmayacağımız şekilde değiştirmediler. Tersine, salgının yarattığı hararet neredeyse diner dinmez, aynı şeyleri yapmaya devam ettik. Sonrasında, şimdi de olduğu gibi, pandemilerin ansızın düşen yıldırım kadar öngörülemez şeyler olduğunu tahayyül ederek yaşamayı sürdürdük. Onları yabancı saldırganlığının edimleri olarak canlandırdık zihnimizde. Yayılımlarındaki suç ortaklığımızla yüzleşip bu gerçekle hesaplaşmadık.
Tarihsel belleğimizde pandemilere yer açmadık ve onları toplumsal karakterlerinden sıyırma yoluyla tarihten koparttık. Ne yaptığını bilmeyen müttefikleri olduk ve tekrar tekrar geri geldiler.
Aslında Çözüm hep orada. Karışık hale getiren hep insanoğlu. Birkaç yüzyıl önce Batılı toplumların temizlik ve su ile tanışmadığından dolayı yaşadıkları Kolera salgını.
Mısır gevreği kutularını çamaşır suyuyla sildiler, markete hava geçirmeyen dalış kıyafetiyle gittiler. Jamaika'da düşman, otobüste hapşıran bir yolcuydu; diğerleri tarafından yakalandı, dövüldü ve yolun ortasına atıldı. Avustralya'da düşman, bir Çin restoranının önünde kalp krizi geçiren bir adamdı. Görülemeyen mikrobiyal düşmanla karşı karşıya olduklarına inanan insanlar, hayatını kurtarabilecek kalp masajı uygulamak yerine uzağında toplanıp adamın ölüşünü izledi. Avrupa'nın birçok yerinde virüsü yayan şeyin elektromanyetik sinyaller olduğuna inanmış güruhlar cep telefonu baz istasyonlarını yıktı.
19. yüzyıl kolera salgınları sırasında doktorlar sokaklarda taşlanmış, karantina hastaneleri öfkeli kalabalıklar tarafından yakılarak yerle bir edilmişti. COVID-19 pandemisi sırasında New York banliyölerinde doktorlar darp edildi, gece vardiyasından çıkan hemşireler arabalarını lastikleri kesilmiş halde buldu. Hindistan'daki Indore'de açık mavi hastane üniformasıyla yürüyen bir sağlık görevlisi dar bir arka sokakta saldırıya uğradı ve bağrışan öfkeli insanlar tarafından kovalandı. Beyaz Saray'da aklı karışmış ve bunalmış bir Başkan, Dünya Sağlık Örgütü'nü suçladı.
Parmaklar Çinlileri, yabani hayvanları, bir yerlerdeki gizli laboratuvarı, siyasi düşmanları, gölgelerdeki uluslararası yetkilileri gösterirken virüs de sessizce, kararlı bir şekilde yayılmaya devam etti.