Papağanname

Salâh Birsel

Papağanname Gönderileri

Papağanname kitaplarını, Papağanname sözleri ve alıntılarını, Papağanname yazarlarını, Papağanname yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türkiye'nin sanırım en büyük celavruğu, en büyük romatizması, iş başında bulunan büyüklerimizin sorumluluk nedir bilmemesi. Tevfik Fikret "Sorumluluk duygusu taşımayan bir adam, tam bir insan değildir." demiştir. Ruşen E şre fe göre Fikret'in kendisi sorumluluk yüklenmeyi çokça severmiş. Ayrıca, işlerin tıkırında gitmemesini herkesin sorumluluğu başkasına ciro etmesinde görürmüş.
Sayfa 41 - ADAM yayınları, 1995Kitabı okuyor
yazarlıkta 3 adım
Yazarlıkta, ilk adım okuduğunu anlamaksa, ikinci adım kavramları birbirine karıştırmamaktır. Üçüncü adım... üçüncü adım evet üçüncü adım da yüreğini yalınayak bırakmaktır.
Sayfa 24 - ADAM yayınları, 1995Kitabı okuyor
Reklam
Ben kötü şiir yazanlardan hep korkmuşumdur.
Sayfa 22 - ADAM yayınları, 1995Kitabı okuyor
Aralık, aralık Türkler yerine Osmanlılar diyorum. Türk yerine Osmanlı sözcüğünü ilk, Namık Kemal kullanmıştır. Ziya Gökalp de Diyarbakır'da yazdığı yazılarda onu izlemiştir : - Çeşitli öğelerden, bireylerden oluşan ve gücünü Müslümanlıktan alan Osmanlı ulusu, tıpkı Amerikan ulusu gibi gerçek olabilir. Gökalp'ın bu sözlerini Aptullah Cevdet, Süleyman Nazif, Faik Ali de desteklemiştir. Ne var, Hilmi Ziya, 1911'de Ziya Gökalp’ın bu düşünceden döndüğünü, arkadaşlarının ise, sonuna dek aynı giysiyi giydiklerini söyleyecektir.
Sayfa 19 - ADAM yayınları, 1995Kitabı okuyor
Tengirşenk, Lenin’le konuşmasını şöyle ö yküle r: - O gün Bekir Sami Bey, Osman Bey, İbrahim Tali Bey ve Seyfi Beylerle birlikte Kremlin Sarayı'nın Kızıl Meydan'a bakan büyük kapısına vardık. Lenin, Sarayda oturmuyor. Sarayın dış duvarları içinde yapılmış Yüksek Mahkeme binasında kalıyordu. Saray kapıcısı bize o yapının yolunu gösterdi. Kendi başımıza gittik. Yüksek Mahkeme 'nin önünde de nöbetçi, kapıcı hak getire. İçeri girdik. Kimseye raslamadan geniş bir merdivenden üst kata çıktık. Orada birisi aşağı yukarı geziniyordu. Bizi görünce : - Siz Türk Kurulu musunuz? Osman Bey bizim yerimize karşılık verdi. Adam "Sizi bekliyor." diyerek bir kapı açtı. Girdik. Büyükten büyük bir salon. Yüksek Mahkeme genel toplantılarını burada yaparmış. Ortada dikdörtgen bir masa. Çevresinde koltuklar. Ortaboylu bir adam, güzel bir Fransızca'yla "Buyurun" dedi. Bunu söylerken bir yandan da masanın çevresindeki koltukları bir araya getiriyordu. Meğer o adam Lenin'miş. Eski bir Tatar ailesinin çocuğu olduğu bakışlarından, gözlerinden belliydi. Pantolu ütüsüzdü. Pantol paçası ile çorapların arasından iç çamaşırı görünüyordu.
Sayfa 18 - ADAM yayınları, 1995Kitabı okuyor
Gerçekte, yazarların çoğu kendi çağlarından yakınır boyuna. Ne var, Henry Miller böyle değildir. O, hiçbir yazarın kendi yağında kızartılmış yapıtlar ürettiğine inanmaz. Ona göre sanatçı eskiden var olan şeyleri dile getiren bir kasettir. Hemingway de aşağı yukarı aynı düşüncededir.
Sayfa 15 - ADAM yayınları, 1995Kitabı okuyor
Reklam
125 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.