Doğuyor, altmış-yetmiş yıl yaşıyor, sonra ölüyor ve çürüyüp gidiyordunuz. Hayatınızın her ânı, eğer mihai bir amaçla kurtarılmamışsa, asla kelimelere dökülemeyen ama yüreğinizde gerçek bir sancı olarak hissedilen türde gri bir niteliğe, bir terk edilmişlik haline bürünüyordu.