Sanat ve Edebiyat Dünyasında CIA Parmağı

Parayı Verdi Düdüğü Çaldı

Frances Stonor Saunders
CIA'nın kuruluşuyla birlikte Amerikan politikalarının geleneksel paradigmalarında büyük bir düzeltme yapıldı. Teşkilatın kuruluşuna olanak hazırlayan koşullar "gerekli yalan" ve "kabul edilebilir inkar" kavramlarının barış zamanına özgü meşru stratejiler olarak kurumsallaşmasına yol açtı ve uzun vadede gerek ülke içinde gerek dışında, hiç kimseye hesap verme sorumluluğu duymadan, yetkisini kötüye kullanma gücüne sahip, görünmez bir yönetim katmanı oluştu.
daha basit söylersek; siyaset seçenek demektir, seçenekler de her zaman öyle bol değildir; bazen satranç tahtasında hiçbir taşı sürecek yer bulamasınız.
Sayfa 76 - İmge Kitabevi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Marshall Planı'nın yönetici yardımcısı Richard Bissell bu görüşü destekliyordu: "Kore Savaşı başlamadan önce bile Mar­ shall Planı'nın asla hepten bir fedakarlık planı olmadığı çok iyi anlaşılmıştı. Umulan şuydu: NATO ittifakının birer üyesi olarak Batı Avrupa ülkelerinin ekonomilerini güçlendirmek, onların de­ ğerini de arttıracaktır, onlar da sonuçta Soğuk Savaş mücadelele­ rini destekleyecek şekilde savunma sorumluluklarını üstlenecek­ lerdir ... "43 Bu ülkelerin "Soğuk Savaş çabalarına destek" anlamın­ da başka sorumluluklar da üstlenmeleri gizliden gizliye bekleni­ yordu, bu amaçla da Marshall Planı'nın paraları Batı'da kültürel mücadeleye aktı.
"Üzerinde anlaşmaya varılmış somut olguları" sorgulamaya kalkışan her tarih, Tzvetan Todorov'un deyişiyle, "bir saygısızlık eylemine dönüşmek" zorundadır.
Berlin Duvarı yıkıldıktan kısa bir süre sonra, George Urban Kremlin'in propaganda okulunu yönettiğini iddia eden eski bir KGB görevlisiyle tanıştı. Urban ona, "Encounteı'daki yazıları 'düşman'ın ne dolaplar çevirdiğini gösteren bir ipucu olarak yararlı buluyor muydunuz?" diye sordu. Sorusuna "Buluyordum, buluyordum - öylesine harika buluyordum ki yavaş yavaş siz ve meslektaşlarınız benim yeminime ve ideolojime bağlılığımı zayıflattınız ve beni bir muhalif haline getirdiniz," yanıtını aldı. " Gördünüz mü, Encounter'ın ana konularının programı çok inandırıcıydı. Usta bir casusun zihnine önce kuşku, daha sonra zaman zaman baş kaldın, sonunda açıkça muhalefet tohumlan ekmiş ! "19 Urban bu olayı Lasky'ye anlattı, Lasky düşmanın Encounteı'ı incelediğini öğrenince mutluluktan uçtu. "Çok şaşırdım! Bu ne iltifat, demek KGB bu şeyi kullanıyordu! Biz soğuk savaşçılar o zamanlar bizim düşünüp hazırladığımız bu ideolojik mızrak başının hedefini bulduğunu düşünüyorduk, demek ki haklıymışız. " 20 "Lasky gibi insanlar tıpkı Ruslar gibi düşünüyordu. Onlar için bu yalnızca stratejik bir oyundu," demişti Natasha Spender.
Bu iğrenç dünyada her şey doğru ya da yanlış görünebilir, ne renk gözlükle baktığınıza bağlı.
Sayfa 491 - İmge KitabeviKitabı okudu
Reklam
Komünistlerin iktidarı ele geçirme tehlike­ sinin baş gösterdiği Yunanistan'daki durum üzerine Mart 1947' de Kongre'de bir konuşma yapan Truman, dünyanın sonundan söz edermiş gibi ifadeler kullanarak yeni bir Amerikan müdaha­ leciliği dönemini başlatma kararının alınmasını istedi.
CIA'nın kültür savaşına kalkışması daha başka rahatsız edici sorulara da yol açıyor. Parasal yardım acaba aydınların ve dü­ şüncelerinin desteklenmesi sürecinin çarpıtılmasına yol açtı mı? Acaba insanlar düşünsel değerlerinden ziyade, konumlarına göre mi seçildiler? Aydınlar arasındaki konferansları ve sempozyum­ ları "uluslararası akademik tele-kızlar turnesi" olarak alaya alan Arthur Koestler ne demek istiyordu? CIA'nın kültürel konsorsi­ yumuna üyelikle insanların ünü güvenceye alınıyor ya da artıyor muydu? Düşüncelerini uluslararası arenada duyurmuş olan bu yazarlardan ve düşünürlerden acaba kaç tanesi yapıtları gerçek­ ten de ucuzcu kitap mağazalarının bodrumlarında çürüyecek olan ikinci sınıf adamlar, bugün var yarın yok olan ünlülerdi?
Burnham and Hook both turned their fire on those who used moral equivalence to question America’s condemnation of the Soviet Union: ‘Sartre and Merleau-Ponty, who refused to attend the Congress even to defend their point of view there, were quite aware of French and American injustices to Negroes when they supported the Resistance to Hitler,’ clamoured Hook. ‘But they can see no justice in the western defense against Communist aggression because the Negroes have not yet won equality of treatment.’ This equality was not far off, according to George Schuyler, who circulated a report to delegates, complete with statistics, demonstrating that the situation of blacks in America never stopped improving, and this was thanks to the capitalist system’s constant ability to adapt to change. The black journalist Max Yergan endorsed Schuyler’s report with a history lesson in the advancement of African-Americans since the Roosevelt era.
The New Press - 2000
Lasky, Amerika'nın Almanya'daki gayriresmi olarak resmi propaganda görevlisiydi, komünizme karşı aydınların direnişinin örgütlen­ mesi gerektiğini ilk savunanlardan biriydi.Bu bilgiler ışığında "Başansızlığa Uğrayan Tanrı" kitabı, entelijan­ siyanın imzasını taşıyan bir kitap olduğu kadar istihbaratın da ürünüydü. Kitaba Ignazio Silone, Andre Gide, Richard Wright, Arthur Koestler, Louis Fischer, Stephen Spender katkıda bulunmuştu. Yazdığı önsözde Crossman, "Bizim amacımız ne antikomünizm propagandası selinin sularını daha da kabartmak ne de kişisel inançların savunulmasına zemin hazırlamaktı," diye belirtiyor­ du.Gelgelelim kitap bu reddedilen iki amaca da hizmet etti.
Reklam
Sartre, unusually, was alone, and the Koestlers were relieved that Simone de Beauvoir (whom they had nicknamed ‘Castor’) was not there. They shared a picnic supper together, along with a police bodyguard assigned to Koestler by the French Sureté following death threats from the Communists (which had culminated in the Communist daily L’Humanité publishing a map pinpointing Verte Rive, Koestler’s villa in Fontaine le Port, near Paris). Although their friendship had been increasingly strained in recent years, these ideological opponents still felt a mutual fondness for each other, and they were able to joke together as the train pulled out into the hot summer night. Sartre, along with Albert Capius, had publicly disavowed Koestler’s Congress, and refused to attend. But Koestler felt sorry for Sartre, who confessed that night on the train that his friendships were evaporating under the heat of his and de Beauvoir’s politics.
The New Press - 2000
I know that’s a secret, for it’s whispered everywhere. William Congreve, Love for Love
The New Press - 2000
Disraeli'nin "Bir kitap bir savaş kadar büyük bir olay olabilir" sözüne kulak verilerek büyük bir kitap programı yürürlüğe kondu, öncelikle amaç "Alman okuruna Amerikan hikayesini en etkili biçimde yansıtmak"tı.
"İnsanların beyinlerini ele geçirme kavgası" olarak nitelenen Soğuk Savaş'ta kültürel silahlar hayli bol ve çeşitliydi; dergiler, kitaplar, konfe­ ranslar, seminerler, resim-heykel sergileri, konserler, ödüller.
CIA'dan para yardımı alan kişilerden ve kurumlardan, geniş kapsamlı bir inandırma kampanyasının, bir propaganda savaşının erleri olması bekleniyordu ve propagandanın anlamı şuydu: "Herhangi belli bir grubun dü şünce ve hareketlerini etkilemek üzere düzenlenmiş haberler, özel savlar ya da çağrılar yoluyla bilgi ya da belli bir doktrin yaymak amacıyla yürütülen her türlü örgütlü çaba ya da hare ket."5 Bu çabanın en önemli öğesi "psikolojik savaş"tı ve bu da şöyle tanımlanıyordu: "Bir ulusun, savaş dışı etkinliklerden ve propagandadan planlı bir şekilde yararlanarak, yabancı gruplarıngörüşlerini, tavırlarını, duygu ve davranışlarını kendi ulusal çıkarları doğrultusunda etkilemeyi amaçlayan düşünce ve bilgileri yaymasıdır." Dahası, "en etkili propaganda tarzı" da ''söz konusu kişinin kendisinin inandığını sandığı nedenler yüzünden, sizin arzu ettiğiniz yönde hareket etmesidir, " şeklinde tanımlanmaktadır. 6 Bu tanımlara karşı çıkmanın yaran yok. Bunlar, savaş son rası Amerikan kültür diplomasisinin bu donnee'leri resmi belge lere serpiştirilmiş durumda.
Resim