Şövalye de Pardaillan bana bir adamın yüreği iyi olmazsa, kral bile olsa nefrete layık olduğunu, iyi kalpli bir adamın da en aşağı tabakadan biri bile olsa, saygıya layık bir insan sayılacağını öğretti.
Nereye gidiyordu? Bunu bilmiyordu . . . Sadece gidiyordu . . . Arada bir, bütün geçmişini, halini ve bütün geleceğini ifade eden bu bir tek kelimeyi, üzüntüyle değil, aksine bir çeşit neşe ve gururla tekrarlıyordu: «YALNIZ! .. »
Üçüncü Henri, artık son dakikalarını yaşadığını bildiğinden Navarre Kralının sözlerine aldırmayıp:
- "Beni dinleyin, Sir!" Dedi. "Ben ölüyorum! .. Belki bir saatlik bir ömrüm kaldı. Bu da benim yerime sizin Fransa tahtına çıkmanızı sağlayacak vesikayı hazırlamaya yeter!.."
Sonra kalemi eline aldı ve gülümseyerek ilave etti:
- "Kral ölüyor!.. Yaşasın Kral! .. "
- "Gidiyor musunuz?" Diye sordu.
- "Gidiyorum! Burada canım sıkıldı . . . Uzun yollar beni dinlendirir!"
- "Burada kalın! Kral emrinize bir alay asker verebilir!"
- "Yok canım ... Ben kendi kendimi idare ede miyorum bir de onlarla mı uğraşacağım! .." - "O halde güle güle. . . Ne tarafa gitmek niyetindesiniz?"
Pardaillan gülümsedi: - "Sahi yahu . . . Ben ne tarafa gidiyorum?" Şapkasını başından çıkarıp havaya kaldırdı, sonra:
- "Rüzgar gülünü bilirsiniz" Dedi. "Rüzgarın şapkamın ucundaki tüyü ne tarafa doğru yatırdığı nı söyler misiniz lütfen ?"
Peretti kurnaz bakışlarını karşısındakine dikti:
"Bu, insan idaresinde çok önemli bir noktadır. İnsanlara böyle şâşaalı şeyler, korkunç ve müthiş olaylar göstermek lâzımdır. Ben bunu çok ihmal ettim. Siz Papa olduğunuz zaman bu noktaları unutmamalısınız Rovenni!"
Mösyö Peretti'ye gelince, Rovenni odadan çıkar çıkmaz dikilmiş, dinç bir adam olmuş, sonra yerinden kalkarak söylenmişti: "Şu insanlar ne saf mahlûklar! Bunları aldatmak ne kadar kolay! Ufacık bir vaadle Allaha bile ihanet ederler. Sen Papa olacaksın ha hain oğlu hain! Altı ay ha! Hele altı yıl geçsin bir kere bakalım! Sizi gidi hainler sizi. Hele hepinizi bir kere Roma'ya toplayayım. Herbirinizi şanınıza layık törenlerle gömeceğim; hiç merak etmeyin haydutlar sizi!"
Yeryüzünde büyük para adamı olabilmek için, başlangıç sermayesini teşkil eden birkaç bin liraları olmaması yüzünden sönüp gitmiş dehalar ve bir orduları olmaması yüzünden büyük bir komutan olamamış kabiliyetler vardır.
... bütün geçmişini, hâlini ve bütün geleceğini ifade eden bu bir tek kelimeyi, üzüntüyle değil, aksine bir çeşit neşe ve gururla tekrarlıyordu:
« YALNIZ!.. »