Bugün kederli bir günüme denk geldi bu kitabın bitimi. şöyle dışarıyı izledim gecenin karanlığında. izledim izledim.. Şehrin ışıkları.. Ve kederin maskesiz yüzü..bişeyler karaladım:
'Bilirim karanlığın zemherisi, kendimin en ücra köşesi, sokak ışıklarının yola vuran süzük aydınlığı, ve sokakta yavaşça koşan bir köpeğin adımları beni diğer insanlardan daha iyi anlardı.'
gecenin karartısında ufak adımlarla koşan köpeğin adımları.. Pek bi içime oturdu. beni anlayacak olan tek kişinin o olduğunu düşündüm dışarıyı dalgın gözlerle izlerken. Kitabın sonlarına geldim ve son başlık ' iyi köpekler' di manidardı doğrusu belkide tevafuk ve kitapta benimle şu alıntısıyla eşlik etti:
"Uğursuz köpeklerin türküsünü söylüyorum, uçsuz bucaksız kentlerin dolambaçlı çukurlarında yalnız, başıboş dolaşan köpeklerin, bırakılmış kişiye kırpışmalı, akıllı gözlerle: "Beni de al yanına, ikimizin yoksunluğundan bir tür mutluluk doğar belki!" demiş köpeklerin."