Paris ve Londra'da Beş Parasız
George OrwellParis ve Londra'da Beş Parasız Reviews
You can find Paris ve Londra'da Beş Parasız reviews, Paris ve Londra'da Beş Parasız book reviews, Paris ve Londra'da Beş Parasız ratings on 1000Kitap.
Yazar George Orwell'ın okuduğum ikinci kitabı daha önce hayvan çiftliği okumuştum ve hayal gücüne kalemine hayran kalmıştım.
kitabın konusuna gelirsek Paris ve Londrada geçirmiş olduğu beş parasız berduş günlerini, hayata tutunma hikâyesini, arkadaşlıklarını ve anılarını hem edebî hem de felsefi bir bakış açısı ekleyerek anlatıyor kitap ilk başlarda çok sıkıcı gelmeye başladı sonra sonra okudukça akıcı hale gelmeye başladı ve ağızda lezzetli bi tad bıraktı diyebilirim beş parasız kalmanın hiçbir şey sahibi olmamanın insan varoluşunda derin izler bıraktığını bu durumla yüzleşmenin tecrübe etmenin insanı derin felsefik bunalımlara ittiğinin altını çizmek lazım
Avrupada beş parasız berduş bir şekilde gezmek benimde hayalim bu yaşadığım tecrübe belki önümde yepyeni pencereler açacağını açıkçası düşünüyorum her kitabı güzel her kitabı tartışmaya değer gördüğüm bir yazar mutlaka okunmalı
Herkese keyifli okumalar..
8/10 puan verdi
·
Liked
George Orwell' in gençlik döneminde Paris ve Londra'da yoksulluk, sefalet içinde geçirdiği zamanlarda yazdığı düşünülen bir eser.
Yatacak yeri olsa yiyecek bulamayan, yiyecek almaya parası olmayan/yetmeyen bu sebeple zaman zaman kıyafetlerini rehin bırakmak zorunda olan, yarı aç yarı tok bir vaziyette, günde on sekiz saat aşağılanarak, hor görülerek çalışmasını, kimsesizler, evsizler için ayrılmış barınma evlerinde kalmış olan yazar, tasvirleriyle bizzat o yoksulluğu /yoksunluğu yaşatıyor kitabında. Bunun yanısıra varlıklı insanların bu yoksul kesimden ne kadar korktuklarını da işliyor romanında.
1933 yılında yayınlanmış olan bu eserde olaylar, ismi asla zikredilmeyen bir karakterin ağzından aktarılmaktadır. Eserin kahramanı Paris'te İngilizce kursu vermek üzere bulunan ve öğrencilerinin dersleri türlü bahanelerle bırakmasından sonra ise işsiz ve meteliksiz kalan genç bir adamdır.
Paris'te yaşadığı bu sefaletten Londra'ya dönerek kurtulacağını sanan karaterimizin, Londra'da yaşadıkları ise tam bir hüsrandır.
Şimdilik benden bu kadar. Sağlıcakla ve kitapla kalın dostlar.
Paris ve Londra sokaklarında cebinizde beş para olmadan nasıl yaşarsınız?
Yaşayabilmek için yoksulluğun sınırlarını ne derece zorlarsınız?
Toplumcu bir yazar olan George Orwell, yarı otobiyografik bu kitabında sosyal meseleleri ince ince işlemiş. Özellikle kitapta bir bulaşıkçı üzerinden emeğin sorgulandığı bölümleri ve berduşlarla ilgili önyargıları kırma çabasını çok beğendim. Yoksulluğun insan psikolojisindeki karşılığını son derece anlaşılır bir dille ortaya koymuş.
Bu kitapla birlikte Paris’te modern dünyanın kölelerinden bir bulaşıkçı olacak, Londra’da berduşlarla sokaklara dolacaksınız.
Eğer bir gün beş parasız kalırsanız sizi bekleyen dünya işte böyle!
Hayatında hiç beş parasız bir gün geçirmemiş insanları, okurken aç-susuz sokaklarda gezdirecek bir kitap!
Açlığın, sefilliğin konu edinildiği bir roman.
Bir gün Paris'in orta yerinde parasız kalan bir genç yazar, yoksulluk ve açlıkla mücadelesi başlar. Rehineciler, iş bulma kurumları, karın tokluğuna günde on yedi saat çalışılan karanlık otel mutfakları arasında sürüp giden Paris maceraları. Paris'te ki mücadeleden Londra'ya kaçmak ister fakat onu Londra'da daha ağır şartlarla karşılaşır.
Hayatta kalma mücadelerinden bahsedildiği akıcı bir roman.
·
Not rated
Hayatında hiç 5 parasız bir gün geçirmemiş insanları, okurken aç-susuz sokaklarda gezdirecek bir kitap!
Beni yaşadığım hayata, içine doğduğum kültüre ve millete, dinime ve çevremdeki herşeye teker teker şükrettirdiği için Orwell'e yürekten teşekkür ederim.
Artık yazar sayesinde dışarıdan yemek söyleyemeyecek, bir restorana gidip oturup sükunetle yemek yiyemeyecegim.
Aklımın hep bir köşesinde önüme koyulan yemeğin içine aşçının alın terinin damlama ihtimali olacak.
Ve daha da önemlisi bankta uyuyan bir evsiz gördüğümde eskisi gibi 5 dakikada aklımdan silemeyecek, onun hikayesini kafamda kurgulayacağım.
En son kahvaltıda yediği kuru ekmek ve margarini düşüneceğim. Belki onu bile bulamadan geçirdiği günleri...
Günde 12 saat çalışan bir emekçiye daha derin bir saygı duyacağım.
Ayrıca sokakta broşür dağıtan insanlardan bir tane almadan yürümeyeceğim çünkü elindeki broşürler bitmeden oturmayacağını ve ücretini alayamacağını öğrendim.
Okursanız sizler de birkaç şey kazanırsınız umarım, keyifli okumalar.
"Cehaletin sınırı yoktu ve dehşet vericiydi."
Kitabı okurken büyük bir keyif aldım. Zeten George Orwell deyince benim için akan sular durur. Çok sevdiğim ve diline hayran olduğum bir yazar. Belki de bunun sebebi Orwell'ın toplumun dıştan görüneninden çok arkada gizlenen tarafı bizlere göstermesidir.
Bu kitabında toplumun alt tabakasına kadar inip bizlere bir nevi modern köleliği anlatıyor. Çünkü Paris gibi, Londra gibi bir yerde bile böyle bir sefalet varsa buna modern kölelik dışında bir şey diyemeyiz. Açlığın, yoksulluğun, hayat mücadelesinin vücut bulmuş bir hali. İki şehir; Paris ve Londra. Sömürülen hayatların şehri. Bana göre ilk şehirde yani Paris'te emek vererek bir karşılığını almaya çalıştı karakterimiz ama onca çalışmaya rağmen hiç bir karşılık alamadı. Bunun üzerine kendini Londra'ya attı. Ama bu seferde hiç bir şeyin fayda etmiyeceğni düşündükten sonra berduşluk yapar. Çünkü o kadar çalışmaya alabildiği tek şey günde bir margarinli ekmek yemek olucaksa çalışmanın hiç bir mânası yotur. İşte sömürülen bir hayatın sonu. Biz fark etmesekde çevremizde çoğu insan bu halde. Orwell'da buna dikat çekiyor. Bencede dikkat çekilmesi gereken bir konu. Çünkü bir an önce bu kapitalist dünyanın sonu gelmeli.
Keyifli okumalar
Havva KAYA