Fransız yazar Stendhal bu kitabında İtalya aristokrasisini ve yaşayışını, debdebesini, saray entrikalarını anlatmış.
Kahraman Fabrizio adında , bir Kontun oğlu olan genç bir delikanlıdır. Fabrizio Napolyon un Waterloo savaşlarına gizlice katışmış ve bir çok badireden kurtulup Parmaya dönebilmiştir.
Kendisini çok seven halasının himayesinde hayatta kalmayı başarabilmiş ve kapatıldığı kaleden kurtulmuştur.
Stendhall kitabı tıpkı diğerlerinde olduğu gibi sonlandırmış mutsuz sonların harika bir örneğini göstermiştir.
Ben bu Romanı çok beğendiğim Kırmızı ve Siyah romanı kadar başarılı bulmadım. Halbuki bu kadar hacimli bir Romanda ve Stendhal ın kaleminden çıkan bir romanda daha çok siyasi tahliller, ahlaki mesajlar ve erdemler üzerine değerlendirmeler beklerdim. Zira bunlar Kırmızı ve Siyah da ziyadesiyle mevcut.
Kitap, Fabrizio adında gencin başpiskopos olma yolunda geçirdiği serüvenlerden, saray entrikalarından, bürokratik saçmalaıklardan ve aşk kısır döngüsünden öteye geçememiş. Ben hayal kırıklığı yaşadığımı itiraf ediyorum.
Kitabı ilginç kılan tek şey yazılmasına sebep olan olay. Fakat ilerisi maalesef keyif vermedi.
Aristokrasi ve burjuvazi anlatımları o kadar çok ki kabak tadı veriyor. Fransız, Rus, İtalyan hepsi aynı. En sevdiğim Hugo da bile bunu görebiliyorsunuz.
İyi okumalar diliyorum