Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Peçevi Sözleri ve Alıntıları

Peçevi sözleri ve alıntılarını, Peçevi kitap alıntılarını, Peçevi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Peçevi, Sokullu Mehmed Paşa'yı anlatıyor.
...Sultan Süleymana iki yıl mikdarı ve sekiz yıldan ziyadece Sultan Selim’e ve altı yıl mikdarı dahi Sultan Murad’a veziriâzam olub Sultan Selim asrında hod padişahı manevî idi. Vüzeradan birine müyesser olmıyan istiklâl ile imtiyaz bulmuşidi. Akıbet yine şehadet saadetile düryadan gitdi. Hazinedarı Tavaşı Haşan Ağadan nakil olunur ki her gice mutadı üzre zemanı teheccüdde kalkub tecdidi vuzu idüb edai tehecciidden sonra merkum Haşan Ağa’ya Tevarihi Âli Osman okudur imiş.Ol gice: “Ne mahalden okuyalım?' didikde: “Sultan Murad’ın Kosova’da şehadeti mahallin oku.„ deyu buyurdu. Ol mahalli ki bir kâfir alelâgafle ol sultanı mücahidini hançer ile urub şehid ıtdiğin okumuş. Paşayı merkum el kaldırub gözi yaşın akıdub “Bana dahi şöyle bir saadet nasib eyle.Ya Rabbitealâ!;, deyu padişahın ruhıçün fatiha kıraat idüb ellerin yüzine sürmüş. Hikmet hudanındır, tîri duası hedefi icabete isabet idüb, irtesi Divan’da bir divane bıçak ile urub bir saati nücumî geçmedıyen rütbei şehadete irişmiş. Haktealâ Hazreti garıykı rahmet itmiş ola.
Peçevi, tütünün Osmanlı'ya girişini anlatıyor;
1009 lıudpdunda Ingiliz keferesi getürdiler. Ve bazı emrazı ratba şifa olmak namına satdılar. Ehli keyifden bazı yârân: “ Keyfe müsaadesi vardır.,, deyu mübtelâ oldu lar. Giderek ehli keyf olmıyanlar dahi, istimal ider oldular. Hattâ kibarı ulemadan ve eshabı devletden niceleri ol ibtilâya uğradılar. Kahvelerde erazil ve evbaşın kesreti istimalinden, kahveler gök tütün olub içinde olanlar biri birin görmemek, mertebelerine vardı. Esvak ve hazarda dahi lüle ellerinden düşmez oldu, biri birinin yüzine ve gözine : “Püf, püf!„ deyu esvak ve mahallâtı dahi kokuttular. Ve hakkında nice yave eş’ar nazım idüb bîmünasebet okutdılar.
Reklam
Peçevî buralarda, at üzerinde dolaşır, tepenin yüksek bir noktasından, külrenk ufuklara kadar uzanan yeşil ovalara gözlerini diker, Kanunî Süleyman’nın altın toplar ve tuğlarla parlıyan otağını,etrafında levendarie at oynatan alaybeylerini, tolgalı ve; kepenkli serhad beylerini, gözünün önüne getirir, türklük hissi ile vecde gelir,eski muharebelerin hatıralarını dimağında yaşatırdı.
Peçevi, kahvenin nasıl İstanbul'a geldiğini böyle anlatıyor;
Senei mezbure hududunda Haleb’den Hakem namında bir herif ve Şamdan Şems nam bir zarif gelüb TahtalkaTada birer kebir dükkân açub kahvefüruşluğa başladılar. Keyfe mübtelâ yârânısefa, hususan okur yazar makulesinden nice zurefa cem olur oldu. Ve yirmişer otuzar yerde meclis durur oldu. Kimi kitab ve Haseıiivyat okur, kimi tavla ve satranca meşgul olur, kimi nevgüfte gazeller getürüb maşrifden bahsolunur, nice akçeler ve pullar sarf idüb yârân cemiyetine sebeb olmak içün tertibi ziyafet iden bir iki akçe kahve beha virmekle andan artık cemiyet sefasın ider oldular.
...Mel’unı bîdin bir nice bin lâîni bir alay idüb bir veçhile kurılub geldi ki gûya bir sürü hınzir idi ki herbiri zahimhordei tir idi...
Meselâ Mohaç gazasını okuduğunuz zaman,“Adil Toca didiği bahadır koca zâhir olub cebesi arkasında, tolgası başında, kepeneği terkisinde bir kırçıl koca ve tıraş amma bıyıkları tolgasından taşra zâhir, gûya aduya birer tîri hunpaş„ gibi muhteşem bir Türk behadırı gözlerinizin önünde canlanır.
Reklam
Peçevî, vatanına büyük bir samimiyetle merbuttu. Vatanının çiçekli armut ağaçlan, muattar ıhlamurları, lâle bahçeleri, Tuna kıyılarında -öten bülbülleri- onu sermest ediyordu,Bazan: kırları dolaşır, Budin kapısında akşamlan ufuklara hüzünler serpen ezan seslerini dinlerdi.Bazan da, göğüsleri Ve yenleri gümüş “düğmelerle müzeyyen kısa dolmaları, sık kopçalı çakşırları, dülbent ipek kuşaklan, balgamı taşlı kemerleri, beyaz çuhadan samur kalpakları, ökçe-i bir sıra yüksek pâpuşlarile, bellerinde kılıçlar, Budin yollarım tutan silâhlı yiğitleri görür, kopuzlar çalan, gazileri dinlerdi.
İbrahim Efendi bu şehirde (Peç) doğdu. O zamanlar, Üçüncü Muradın ilk 'seneleriydi. Türkler saltanatlarının ikbal noktasına erişmişler, cihan siyasetine hâkim olmaya başlamışlardı. Budin’de Türk sancakları dalgalanıyor, Tuna boylarında serhat ümerası, Alay beyleri görülüyordu. Mohaç ovası, şanlı bir zaferin hatırasile meşbu’du. Güneşli ufuklarında, el’an Türklerin kös ve nefir sedalarının akisleri çınlıyordu.