Perde Arkası
Marcel Proust'un, Swanların Tarafı' nda karşımıza çıkan, kurmaca yazar Bergotte'un gerisinde,model olarak özellikle Anatole France'nin olduğunu biliyoruz.Aynı zamanda Hazlar ve Günler'in "Ön söz" ünü yazması, 1921'de Nobel edebiyatı ödülünü alması ve Proust'un meşhur anketlerinde de en sevdiği yazar olarak geçmesi, France'yi okumam için kaçınılmaz nedenleri bir araya getirdi.
Perde Arkası kitabı; 1800lü yılların Fransa'sının toplumsal yapısı ve sanat çevresini bir aşk olay örgüsü
etrafında irdeler.Psikolojik saptamaların da öne çıktığı kitapta, Odeon Tiyatrosunda rol alan oyuncular üzerinden dünyayı sorgulayan yazar okuru düşünmeye sevk eder. Özellikle yaşamın hengamesinde gözden kaçan değerleri oyuncuların kısa repliklerininde hissettirerek karakter içinde karakter yaratır.
Özellikle, kiliseye ve dini doktrinlere dokunuşunda, Diderot etkisini hissetiğim yazarın usturuplu bir mizah anlayışı olduğunu söyleyebilirim.
Tüm felsefik söylemlerin arasında; yaşanılan ve biten bir aşkın, hayatın ritmini nasıl değiştirdiğini yalın biçimde işleyen yazarın tarzını bu yönüyle çok sevdim.Tutkunun sebep olduğu davranışların, patolojik bir durumun kaçınılmaz sonucu olduğunu belki bir ah'ın belki zihinsel bir oyunun elinde oyuncak olabileceğimizi ve bir aşkın bazen sadece aşk olarak kalmayacağı gibi yaşamı oyundan ibaret düşünenlerin perde arkası gerçeğiyle yüzleştiren bu harika kitabı tavsiye ediyorum. Kendim için de yeni bir külliyat yolculuğu başlatmış oluyorum. Esen kalın