Demek, Nazım Hikmet işi bu kerteye getirmişti. Bir çamur selinin bahçedeki fidanları kaplayıp, çiçekleri doldurması, örtmesi gibi, Türk fikir bahçesinin en nadide çiçeklerini de, güneşlerini de artık Nazım Hikmet kızıl çamuru ile sıvamaya sıra gelmişti.