Ağustosun 15'inde bir öğle vakti esen meltem gibi, dilin damağın kuruduğu oruçlu bir günde iftar vakti içilen suyun ilk yudumu gibi bu kitap. Bunca acının, yanlışın, zulmün kol gezdiği şu çağda Sevgili Peygamberimizin bir gününe şahit olmak ruha ferahlık vermekle kalmıyor, kronolojik ve mühim olaylardan bahseden siyerlerden ziyade bir gün nasıl yaşanır, nasıl tanzim edilir onu da öğretiyor. Sevgili Peygamberimizin kasıntı davranışlardan, katılıktan, tekdüzelikten ne kadar uzak olduğunu, sevgisini gösterirken ne kadar cömert olduğunu, cemaatiyle, ailesiyle, tanıdığı,tanımadığı insanlarla, sokakta karşılaştığı bir gençle, hele hele çocuklarla olan iletişimini okurken kalbi öyle bir ısıtıyor, O'na duyduğumuz sevgiyi öyle bir katlıyor ki aynı sayfaları tekrar tekrar okumak geliyor içinizden. Öyle sade, öyle olağan, öyle tabii ki... Bizler mucize okumayı, mucize beklemeyi severiz. O'nun ömrü mucizelerle dolu olmasına rağmen bana kalırsa mucizelerin en güzeli, şimdilerde bize en uzak olanı, Kainatın Efendisi'nin yaşadığı mütevazi ömürdür. Bütün yüreklere şifa olması duasıyla, önerilir...