Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimizin (sav) hayatını okumak; Asrı Saadeti gözünün önünde canlandırmak ve o rahmete şahit olmak demektir. Allah yolunda çekilen sıkıntıları, mücadeledeyi ve fedakarlıkları anmamak demektir. Cahilliye Devri diye anılan bir toplumdan çok kısa bir sürede 23 senede " Ashâbım yıldızlar gibidir. Hangisine tâbi olsanız hidayete erersiniz.” buyuran Peygamber Efendimiz'e indirilen Kur'an ve İslam'ın kıymetini bilmek ve gerektiği gibi yaşamak anlamak ve sünnetini hayatımıza tatbik etmek gerekmektedir. Çünkü en güzel en doğru hayat Peygamber efendimiz (sav) ' in hayatıdır. En hakikatli yol Kur'an'ı Kerim ve sünnetidir.
Nasipsizlerin ve gönlü taş kesilmiş müşriklerin yaptığı İşkenceler, eziyet ve hakaretler, âdeta İslâm ateşinin daha gür yanması, daha kuvvetli parlaması için birer odun mesabesine geçiyordu. Onlar eziyet ve işkencelerine devam ettikçe, İslâm dâvası da bir başka hızla gelişiyor,yayılıyor, ruh ve gönüller üzerindeki nurdan saltanatını devam ettiriyordu.
Şurası muhakkaktır ki, zor ve tahakküm hiçbir zaman, hiçbir devirde devamlı olarak hak ve hakikati yenememiş, boğamamış ve kendine esir edememiştir; aksine, hak ve hakikat, çoğu kere zoru da, tahakkümü de, zulüm ve zulmeti de yenmiş, yok olmaya mahkûm etmiştir.
Asr-ı Saadet Müslümanlarının dayanılmaz işkence ve zulümler karşısında gösterdikleri eşsiz cesaret, engin sabır ve hârika metanet, cidden insaf ve basîret sahiplerinin gözlerini yaşartacak bir ulvîyete sahiptir ve günümüz Müslümanları için de birçok ibreti hâvidir.